Savaşların haklı gerekçeleri olabilir mi?
Ya da bu gerekçelerin varlığı, insanları ateşe atmayı, yoklukla terbiye etmeyi meşrulaştırır mı?
Kimi zaman ekonomik kalkınma bahanesiyle yapılan planlar, yardım adı altında başlatılan mali destekler, sonunda nasıl geri alınacağının hesabıyla yapılır.
İstihbarat, bir bakıma oyunu doğaçlama yapmadan kurmak ve sahnelemektir.
Bugün yaşanan savaş da bu oyun kurallarının içinde ilerledi ve öngörülebilir bir noktaya ulaştı.
Ukrayna’da açılan yeni gelir kapılarının maddi karşılığını hesaplamak için artık hesap makinesi bile yetersiz kalır.
İnşaat, yer altı zenginlikleri, tahıl rezervleri... Bu tabloya tahılı bile dâhil etmeye gerek duymuyoruz.
İnşaat sektöründe Amerikan firmaları yapılanmanın yüzde 75’ini almış durumda.
Yer altı kaynaklarına tek başına el koyma planı da hayata geçme aşamasında.
Gerekli hazırlıklar tamamlandı; protokoller hazır. Yani iş imzaya kalmış durumda.
ABD barış planı ve Ukrayna’nın pozisyonu
Amerikan Başkanı’nın özel temsilcisi Keith Kellogg’un açıklamasına göre, ABD ile Ukrayna arasında 22 maddelik bir barış planı üzerinde uzlaşıldı.
Fox News’e verdiği demeçte Kellogg, Ukrayna’nın mevcut cephe hatları üzerinden bir ateşkese hazır olduğunu ve bu kapsamda bazı toprak kayıplarını fiilen kabul ettiğini belirtti.
Ancak Kiev yönetimi, bu kayıpların hukuken tanınmasına karşı çıkıyor.
Kellogg, “Ukraynalılar, ateşkes sağlandığında herkesin mevcut pozisyonlarında kalacağını anlıyor. Bu konuda hazır olduklarını bana geçen hafta bildirdiler” dedi.
AB farklı bir senaryoya hazırlanıyor
Avrupa Birliği ise olası bir ABD geri çekilmesi senaryosuna karşı hazırlık yapıyor.
Financial Times’a konuşan AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, “Washington’un Rusya ile anlaşma sağlamanın zor olduğunu düşünerek barış sürecinden vazgeçebileceğine dair işaretler alıyoruz” dedi.
Kallas ayrıca, Trump yönetiminin Moskova ile ekonomik ilişkileri yeniden kurma planlarına karşı, bazı Avrupa ülkelerinde Rusya’ya yönelik yaptırımların kaldırılmasını isteyen kesimler oluşabileceğini belirtti.
Bu nedenle AB, yaptırımların korunmasını merkeze alan alternatif bir strateji üzerinde çalışıyor.
Stratejik kaynak anlaşması: ABD–Ukrayna fonu
ABD ile Ukrayna arasında, stratejik "nadir madenler ve kaynaklar anlaşması" imzalandı.
Bloomberg’in haberine ve iki ülkenin ekonomi bakanlıklarının doğrulamasına göre bu anlaşma, ABD’ye Ukrayna’nın yer altı kaynaklarından elde edilen gelirlerde pay alma imkânı sunuyor.
Anlaşmaya göre:
1. Ukrayna'nın doğal kaynakları kendi mülkiyetinde kalacak. Tüm kaynaklar Ukrayna hükümetine ait olacak; egemenlik devri söz konusu değil.
2. Fon ortak yönetilecek. ABD ve Ukrayna, fonu birlikte yönetecek. Hiçbir taraf tek başına karar veremeyecek.
3. Özelleştirme süreçleri etkilenmeyecek. Anlaşma kamu işletmelerinin özelleştirilmesini değiştirmeyecek.
4. Borç yükümlülüğü doğurmayacak. Kiev, bu anlaşma çerçevesinde ABD’ye borçlanmayacak.
5. Gelir kaynağı sadece yeni lisanslardan sağlanacak. Kritik mineraller, petrol ve doğalgaz projelerine verilen yeni ruhsatlardan elde edilen kazançlar fona aktarılacak.
6. Vergi muafiyeti uygulanacak. Fon gelirleri her iki ülkede de vergiden muaf tutulacak.
7. Yatırım ve teknoloji transferi sağlanacak. Fon, sadece ABD değil, AB ve diğer ülkelerden de özel sektör yatırımlarını teşvik edecek.
8. İlk 10 yıl gelir dağıtımı yapılmayacak. Gelirler doğrudan Ukrayna’daki yeniden inşa projelerine yönlendirilecek.
Anlaşmanın stratejik yönü
Anlaşmanın taslak metni, Şubat ayında Financial Times ve Avrupa basınında yayımlandı.
Buna göre, Ukrayna kamuya ait maden, petrol ve gazdan elde edilen gelirlerin yüzde 50’sini bu fona aktaracak.
Bu kaynaklar Ukrayna’da güvenlik, altyapı ve kalkınma projelerine yönlendirilecek.
ABD, Ukrayna’nın uzun vadeli ekonomik istikrarına destek sözü veriyor.
Fonun teknik yapısı ve yönetim oranları ilerleyen dönemde belirlenecek.
Trump’ın bu anlaşmayı “ABD desteği karşılığında kaynak erişimi” temeline dayandırdığı, bunu da “trilyon dolarlık fırsat” olarak tanımladığı ifade ediliyor.
Rusya’nın yaklaşımı: Sessiz ama kararlı
Rusya henüz bu konuda kapsamlı bir açıklama yapmadı. Ancak gelişmeleri yakından izlediği ve gerektiğinde stratejik tepki vereceği biliniyor.
Rusya devleti, olaylara bütüncül bakar; harekete geçmeden önce fotoğrafın tamamını görmek ister.
Yine de sessiz kalmaz; diplomatik satır aralarında mesajını verir.
Moskova'nın yaklaşımı şu cümlede özetlenebilir:
"Rus devletinin menfaatleri her şeyin önündedir."
Sonuç: Üçgenin merkezinde çıkar savaşı var
ABD, Ukrayna ve Rusya üçgeninde fotoğrafın bütününe bakma zamanı yaklaşıyor.
Her ihtimal üzerinde yapılan hazırlıklar, eninde sonunda belli kapılara dayanıyor.
Kimin daha kazançlı çıkacağı bugünden belli gibi görünse de, nihai sonucu zaman gösterecek.
Burhan UÇANER / ENP
Not : Yazıların bilimsel, etik sorumlulukları yazarlara aittir. Yazıların içeriğinden ve kaynakların doğruluğundan yazarlar sorumludur.
Yorumlar 1
Kalan Karakter: