İntihar: Yalnız Hüznü Vardır Kalbi Olanın
“Eğer intihardan birisi suçlanacaksa, suçlanması gereken geride kalan insanlardır, çünkü bu güruh arasında intihar eden insan için uğruna hayatta kalmayı hak edecek bir kişi bile yoktur.”
Karl Marx
"Bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. Bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun."
İsmet Özel
Albert Camus “Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır, intihar.” der.
Camus yine şöyle der: Bazen günün sonunda bir insanın başardığı en büyük şey intihar etmemiş olmasıdır.
Camus, bundan 65 yıl önce 47 yaşında bir trafik kazasında öldü.
O zamanlar hiç olmayan ama bugün Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı raporları ve o günden bu yana yapılan binlerce çalışmayı göz alınınca Camus’nun intihar meselesini merkeze almasına hak vermemek el değil. Öyle ki Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her 40 saniyede dünya genelinde bir kişi intihar ediyor, her yıl 700,000'den fazla kişi intihar nedeniyle hayatını kaybediyor.
İz bırakan intiharlar vardır.
Bir de her yıl canına kıyan 700.000 kişiden adını hiçbirimizin bilmediği, sadece ailelerinin veya birkaç dostunun boğazını yakan, gözlerini yaşartan sıradan insanların intiharı vardır. Bazıları ise bu dünyaya gelmiş ve gitmiştir, bıraktıkları tek iz sadece polis raporlarıdır.
Tarih keşke sadece “büyük” insanların değil, “küçük insanların” da tarihi olsaydı.
Sanat ve edebiyat dünyasında intihar
Yazarların, şairlerin, romancıların intiharı en insan yanımızı temsil ettiği için doğal, kendiliğinden bir duygudaşlık yaratır bizde. Yazar, romancı, şair aynı şeyler demeyin. Hepsi apayrı şeyler.
Onların intiharı acının da tarihidir.
Kalbimizde bir merhamet uyandırır.
Bir de intihar edemeyenler vardır.
Van Gogh’un bilekleri yerine kulağını kesmesi mesela…
Gogh’un en yakın arkadaşlarından ünlü ressam Paul Gauguin’in “başarısız” intiharı da bunlara örnektir.
İntihar söz konusu olduğunda bazı kimseler için yapmamak yapmaktan daha zor.
Babası, kız kardeşi ve kardeşi gibi intihar eden Nobel edebiyat ödüllü romancı Ernest Hemingway, yine bir başka usta romancı Jack Landon intihar denince ilk akla gelenlerden.
Roman demişken bir de intihar eden roman kahramanları vardır.
Gothe’nin karşılıksız bir aşkı anlattığı (ve bana göre aslında sıradan bir roman olan) Genç Werther'in Acıları romanı yayınlandığında Avrupa’da “bir intihar salgınına” neden olduğu gerekçesiyle yasaklandığı, hatta Gothe’nin bu eseri yayımladığı için pişman olduğu söylenir. Gothe’nin gençliğinde intiharı düşündüğünü, romanın bu hisle yazıldığını söyleyenler de var.
Roman demişken Oğuz Atay’ın Tutunamayalar romanın merkezindeki Selim’in intiharını da şuraya not düşelim. Roman’daki Selim yalnızlıktan, anlaşılamamaktan intihar etti. İronik şekilde roman da anlaşılmadan, okunmadan habire ilgisiz alıntılarla sosyal medyada paylaşılıyor.
Hadi bakalım bir tane de ben salayayım:
Biliyor musun, kırılınca en çok ses çıkaran insan kalbidir albayım. Bunu ancak kalbi olanlar duyar!
Neyse ciddi olalım.
Ciddiyet iyidir.
İntiharı konuşuyoruz.
Stefan Zweig’in belki tüm kitaplarının toplamından daha edebi bir intihar mektubu bırakarak karısı Charlotte ile birlikte intiharını da not düşelim.
Şairlerin intiharı ise ayrı bir yazı gerektirir.
Nilgün Marmara bunlardan biri. Gerçek şiir okuyucuları bu ismi çok iyi bilir.
Marmara’nın intiharında Sylvia Plath’ın etkisinde kaldığı anlatılır. Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümündeki bitirme tezini “Sylvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi” konusunda yazması ve şiirlerindeki derin Plath etkisi insanı ister istemez böyle düşünmeye itiyor.
Bir de intihar ettiği ileri sürülenler vardır. Çiçek gibi şiirler yazan İlhami Çiçek aklıma ilk gelen.
İlhami Çiçek bence de intihar etmedi. Ama yakın arkadaşı olduğunu iddia ederek intihar ettiği söyleyenler falan oldu. Hatta intihar şairleri gibi saçma sapan bir şiir antolojisinde adı geçti.
Yalnız hüznü vardır kalbi olanın, diyen bu şiir mücizesinin yaşarken kitabı olmadı. Şiirleri, 1983’te 29 yaşındaki ölümünden sonra Göğekin adıyla 1985’te basıldı. Dostlarının riyakarlığı ve vefasızlığı yüzünden yıllarca baskısı bulunmadı bu kitabın.
Şairleri ruhu şad olsun.
Pozitivizmin babası Fransız filozof Auguste Comte’un intihar ettiği (aslında kanserden ölmüştür) söylentisinden mi ilham aldı bilinmez ama Ziya Gökalp’in akıl hocalarından ünlü pozitivist Dr. Abdullah Cevdet’in başarısız intihar girişimi de hayli ilginçtir. Abdullah Cevdet, kafasına sıktığı kurşunla keder ve yalnızlıkla yaşadı ömrünün sonuna kadar. Abdullah Cevdet ayrı bir yazıyı hak eden bir tuhaf adam.
Picasso’nun da hayatını derinden etkileyen, sanat hayatının bir dönemine damga vuran bir yanı var intiharın.
Picasso, 20’li yaşlarında kendisi de ressam olan Carles Casagemas ile Paris’te ev arkadaşı olur. Picasso’dan birkaç yaş büyük olan Casagemas’le adeta can dostu olurlar. Ancak Paris’in ışıltılı gecelerinde Casagemas bir modele gönlünü çok fena kaptırmış, adeta kara sevdaya düşmüştür. Aşkına karşılık alamayınca da intihar etmiştir.
Picasso bu ölümden çok etkilenir. Casagemas’in en sevdiği renk olan maviyi adeta tüm insanlığın acısını içinde yaşar gibi kendi resimlerinde hüzünle kullanır. Picasso’nun sanat hayatında Mavi Dönem olarak adlandırılan bu dönemin en bilinen resimlerine bakınca insanın içine de bir hüzün çöker gerçekten.
Pablo Picasso, Tragedy ,1903. (The National Gallery of Art)
Gerçek Trajedi
Dünyada iki buçuk milyardan fazla kişi ki, bu konuda ABD ilk sıradadır, yüksek kilo veya obezite sorunu yaşarken yine dünya genelinde yaklaşık 800 milyon kişi açıklık sorunu yaşamakta.
Dünyada her 11 kişiden biri, Afrika’da ise her 5 kişiden 1’i açlık sorunu yaşıyor.
İnsanlar açlıkla perişan olurken küresel silah ticareti ise yıllık 204 milyar ABD doları değerinde.
ABD silah şirketleri her yıl 162 milyar ABD doları değerinde silah ihraç etmekte.
ABD, Filistinlilere sistematik soykırım yapan İsrail’e 8 milyar doları bulan “silah yardımı” yaparak binlerce çocuğun katliamı için açıkça destekçi olmaya devam ediyor.
50 binden fazla sivil, çoğu çocuk…
Modern dünyadan gıda yardımı bekleyerek yetersiz beslenmeyle açlıktan ölüyorlar, ama dünya onlara gıda veya tıbbi yardımda değil, katillerine silah yardımında bulunuyor.
İşte böyle zalim bir dünyada yaşıyoruz.
Marx’la başladık, onunla bitirelim.
“Bu nasıl bir toplum, insan milyonların ortasında en derin yalnızlığı yaşıyor; hiç kimse farkına varmadan dayanılmaz kendini öldürme arzusuyla kahrolabiliyor? Bu toplum toplum değildir, Rousseau'nun dediği gibi, vahşi hayvanların yaşadığı bir çöldür.”
Yasin Koç / ENP
Not : Yazıların bilimsel, etik sorumlulukları yazarlara aittir. Yazıların içeriğinden ve kaynakların doğruluğundan yazarlar sorumludur.
Yorumlar 1
Kalan Karakter: