Türk devlet sisteminin üç bin yıllık bir tarihi ve günümüze gelene kadar getirmiş olduğu değişimlerin kültürel ve sosyal değişimlerin etkisiyle oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Sosyal alanda meydana gelen değişimlerin siyasal alana etkisini bu süreçte müşahede edebiliriz.
İslamiyet öncesi lider esaslı örgütlenme biçimleri egemenken İslam sonrası liderin anlayışına Tanrı’nın da yer aldığı Orta çağ anlayışını da yansıtan bir sistemle Türk toplulukları devletleşmişlerdir.
Bugünkü anlamda kurumsal devlet anlayışımız İstanbul’un fethi ile oluşmuştur. Doğu Roma’nın kurumsal yapısının Türk devlet geleneğinde önemli değişiklikler yaptığı görülmektedir.
Cumhuriyetle beraber yönetim sistemimizin köklü değişikliğe uğradığını görüyoruz. Yeni yönetim çağın ihtiyaçlarına göre modern bir yapı ortaya koymuştur. Atatürk’ün ölümünden sonra yönetim şeklimiz milletin inkisarına göre değil ikinci dünya savaşının etkisi ve dış müdahaleler ile değişimini sürdürmüştür.
Savaştan galip çıkan devletler savaş mağluplarına kendi menfaatlerine uygun yönetim biçimini dayatmışlardır. Bu yarı sömürge anlayışında üç devlet ön plana çıkmaktadır. Almanya, Japonya ve Türkiye. Savaşa girmememize rağmen yenilen ülkeler statüsüne sokularak diğer iki ülkeye dayatılan yönetim şekli bize de dayatılmıştır.
Bu sistemin esası yetkisiz gibi görülen ama her şeyi kontrol eden bir cumhurbaşkanı, yetkili ama dışardan yetiştirilip ülkenin başında bulunan bir başbakan ve onun atadığı bakanlar kurulundan oluşmaktadır.
Cumhurbaşkanları askeri ve bürokratik kadrodan oluşur. Direkt Amerikan çıkarlarına oldukça sadıktırlar. Başbakanlarda halk tarafından görece bir seçimle seçilir.
Bu sistemin olumsuz sonuçlarını sömürge yönetiminin halkımızın geleceğini nasıl kararttığını bir örnekle anlayalım. Nükleer santral kurma maceramız 1950’li yıllara dayanır. Bu sistemin uşakları 70. Yıl nükleer santral yaptırmadılar bize. Milli sanayimizi çökerttiler. Uçak, Tank ve füze fabrikalarını kapattırdılar. Böyle sayısız örnek verebilirim.
Bu sistemin rahatsızlığı ilk duyuran, kendisi de Amerikan hayranı olan Turgut Özal olmuştur. Özal’ın ortaya koyduğu bu fikir Ak Parti hükümeti ile realize oldu. Yeni bir yönetim sistemine geçtik.
Bu sistem ülkemizi yarı sömürge olmaktan kurtarıp bağımsız politika izlememize ve 80 yıldır yapamadığımız şeyleri yapmamızın önünü açmıştır. Milli silah sanayimizi kurduk. Nükleer enerjide mesafe aldık. İnşallah nükleer silahlar konusunda da mesafe alacağız Çünkü nükleer silaha sahip olmayan ülkeler bağımsız politika üretemezler.
YENİ SİSTEMİN EKSİKLERİ VE YAPILMASI GEREKENLER
Yeni sistem denge denetim sistemini oluşturamadı.
Siyasal partiler ve sivil toplum örgütleri konusunda dünya normlarında sistem geliştirilemedi.
Yönetimde şeffaflık sağlayamadı.
Adalet konusunda dünya normlarında bir sistem geliştiremedi.
Ekonomik anlamda müdahalelere açık bir yapı karşımıza çıktı.
Eğitimde toplumun ihtiyaçlarına göre bir sistem geliştirilemedi.
Kültürel ve sosyal alanda müdahaleci bir tutum geliştirdi.
Dış politika da iç siyasetin etkisi kırılamadı.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Yasama yürütme ve yargının ayrı ve bağımsız hareket edebileceği yeni bir sistem geliştirilmeli. Parlamentonun lider etkisinden kurtulması, yargının tam bağımsız hareket etmesi sağlanmalıdır.
Siyasi partiler yasası değiştirilip yukarıdan aşağıya doğru değil, aşağıdan yukarı bir örgüt yapısı temel alınmalıdır. Görece demokrasiden tam demokrasiye geçilmelidir.
Uluslararası politikalar hariç iç politika da tam şeffaflık sağlanmalıdır.
Her türlü müdahaleden uzak bağımsız bir adalet sistemi geliştirilmelidir.
Siyasetin ekonomik alana ve bankacılığa müdahalesi minimuma indirilmelidir.
Her türlü kültürel yapının kendini ifade etmesi ve geliştirmesi sağlanmasıdır. Devlet maddi ve manevi destek sağlamalıdır.
Dış politika uzmanlar eliyle devlet felsefesine uygun olarak yürütülmelidir iç siyasetin dış politikaya etkisi azaltılmaktadır.
Bunları sağladığımızda dünyanın merkez ülkesi haline geleceğiz. Önümüzdeki yüzyıl Türk yüzyılı olacaktır.
Yaşar Soykan / ENP
Not : Yazıların bilimsel, etik sorumlulukları yazarlara aittir. Yazıların içeriğinden ve kaynakların doğruluğundan yazarlar sorumludur.
Yorumlar
Kalan Karakter: