Ortadoğu yeniden bir fırtınanın eşiğinde. İran ile İsrail arasındaki düşük yoğunluklu çatışmalar, artık örtülü operasyonlar olmaktan çıkıp açık bir savaş zeminine oturdu. Nükleer program, suikastlar, siber saldırılar, vekil milislerin karşılıklı hamleleri...
Bu kriz, sadece Tel Aviv ve Tahran hattını değil; tüm bölgeyi ve küresel güvenlik mimarisini ilgilendiriyor.
Böylesi kritik bir dönemde, askeri tecrübesiyle sahayı ve stratejiyi birlikte okuma kabiliyetine sahip bir isimle, Emekli Albay Akif Qasımov ile konuşuyoruz.
Karabağ doğumlu olan Qasımov, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri'nde yıllarca kadrolu subay olarak görev yaptı. Karabağ Savaşı’nda cephede gösterdiği üstün cesaret ve liderlik dolayısıyla birçok madalya ile onurlandırıldı. Savaş gazisi kimliğiyle tanınan Albay Qasımov, emekliliğinin ardından özellikle bölgesel güvenlik, askeri caydırıcılık ve savunma stratejileri alanında saygın bir yorumcu olarak kamuoyunda öne çıkıyor.
Bugün kendisiyle, Ortadoğu’daki nükleer belirsizliğin anlamını, İran-İsrail hattındaki fiilî çatışmanın geleceğini ve bölge ülkeleri için doğabilecek güvenlik senaryolarını konuşacağız.
Ömür Çelikdönmez Soruyor, Albay Akif Qasımov Yanıtlıyor
Ömür Çelikdönmez: İran’ın nükleer tesislerinde %60’ın üzerinde zenginleştirilmiş uranyum üretmesi, nükleer silaha sadece teknik bir adım mesafesinde olduğu anlamına mı geliyor? Tahran, uluslararası denetimlerin ötesinde gizli bir silahlanma sürecine çoktan girmiş olabilir mi?
Albay Akif Qasımov:
Sorunuz için size teşekkür ederiz.
Öncelikle Uranyum zenginleştirmesi nedir ve nükleer bomba yapımında nasıl bir yol yürütülür sorusuna çok kısa ve sade bir dilde bakmamız gerekmektedir:
Madenden uranyumu çıkardığımızda bunun %99,27'si 92 proton ve 146 nötron içeren URANYUM-238'dir. Sadece %0,72'si 92 proton ve 143 nötron içeren URANYUM-235'tir (geri kalan %0,01 diğer izotoplardır). Bundan sonraki aşamada URANYUMUN zenginleştirilmesi süreci başlatılıyor.
I. Şimdi İse Uranyum Zenginleştirmesi Nedir Sorusuna Kısaca Göz Atalım?
Uranyum zenginleştirme- doğal elementi çıkarmak ve URANYUM-238'i uzaklaştırırken uranyum-235 oranını artırmak anlamına gelir. Yani %0,72 oranda olan doğal URANYUM-235’in oranı %90 üzerine kadar çıkarılabilir. Bunu yapmanın birkaç yolu var ki, İran tesislerinde zenginleştirme bu tür SANTRİFÜJLER kullanılarak yapılıyor. Malum İsrail ve ABD saldırılarında bu tesislerin bazıları imha edilmiştir.
II. Uranyum Zenginleştirmesi Oranları Nedir?
Yukarıda not ettiğim gibi İran tesislerinde uranın zenginleştirilmesi SANTRİFÜJLER kullanılarak yapılmaktadır ve bunlar aşağıdaki seviyelere göre ayarlanmaktadır:
A) %2-5 oranında zenginleştirilmiş URANYUM-235 şu anda dünya çapındaki güç reaktörlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır;
B) %20'ye kadar zenginleştirilmiş URANYUM-235 araştırma ve deneysel reaktörlerde kullanılır; Yüksek analizli LEU (HALEU), %5-20 oranında zenginleştirilmiş uranyumdur.
C) %20'nin üzerinde 235U içeriğine sahip uranyuma yüksek zenginleştirilmiş uranyum (HEU) veya silah sınıfı denir.
III. Nükleer Silahlar İçin Gerekli Zenginleştirme Seviyesi Nedir?
Teknik olarak, NÜKLEER SİLAHLAR en az %20 kadar URANYUM-235 (bilinen adıyla "yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum") kullanılarak yapılabilir, ancak uranyum ne kadar zenginleştirilirse, silah o kadar küçük ve hafif olabilir.
Nükleer silaha sahip ülkeler genellikle %90 oranında zenginleştirilmiş uranyum kullanır, yani "askeri" sınıf olarak.
2021 senesinden itibaren Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından sunmuş olduğu raporlara göre İran büyük miktarda URANYUMU %60'a kadar zenginleştirdi.
Bu bakımdan Sizin yukarıda vermiş olduğunuz ana soruya gelelim, aslında, %60'tan %90'a zenginleştirmeye geçmek, başlangıçtaki %60 seviyesine ulaşmaktan daha kolaydır. Bunun nedeni, çıkarılacak giderek daha az URANYUM-238 kalmasıdır.
UAEA'ya göre Mart 2025 itibarıyla İran'ın elinde yaklaşık 275 kilogram %60 oranında zenginleştirilmiş URANYUM stoku bulunmaktadır ki, bu da İran'ın URANYUM zenginleştirmeye devam etmesi halinde teorik olarak Yaklaşık Yarım Düzine Nükleer Savaş Başlığına yetecek miktardadır.
ABD yetkilileri, İran'ın URANYUMU Bir Hafta Gibi Kısa Bir Sürede Tek Bir Bomba İçin Yeterli Malzemeye Dönüştürebileceğine İnandıklarını Söylüyorlar. Ancak İran'ın tam teşekküllü bir nükleer silah üretmesinin bir yıl ila 18 ay süreceğini de söylediler. Bazı uzmanlar, "ilkel" bir cihazın altı ay veya daha kısa sürede üretilebileceğini söylüyor.
İşte bu nedenle İran'ın nükleer silah üretme açısından aşırı risk altında olduğu düşünülüyor ve Santrifüj zenginleştirme teknolojisi bu nedenle gizli tutuluyor.
Sonuç olarak, Sivil Reaktörler İçin Yakıt Üreten SANTRİFÜJ teknolojilerinin aynısı NÜKLEER SİLAH ÜRETMEK İÇİN DE KULLANILABİLİR.
İran, Uranyumu yalnızca "barışçıl amaçlarla" zenginleştirdiğini iddia etse de, IAEA'nın yönetim kurulu İran'ın anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiğine karar verdi.
Uluslararası Atom Enerji Ajansı'nın (UAEA) raporunda, İran'ın URANYUMU %60 oranında zenginleştirdiği belirtiliyor. Bu, silah seviyesine göre (UAEA bunu genellikle %90 URANYUM olarak kabul ediyor) teknik açıdan çok da önemli bir adım değil.
Kurum, ülkenin 2021'den bu yana toplam uranyum arzını doğrulayamadığını ancak 17 Mayıs 2025 itibarıyla yaklaşık 9.247 kg olduğunu tahmin ettiğini söyledi. Raporda, yüzde 60 oranında ZENGİNLEŞTİRİLEN URANYUM MİKTARININ 408,6 KG OLDUĞU BELİRTİLDİ.
Bununla ilgili Washington merkezli Bilim ve Uluslararası Güvenlik Enstitüsü, 2022 Yılına Kadar İRAN'IN NÜKLEER SİLAHINI %60 URANYUMLA Çalışacak Şekilde Modifiye Etmesinin "Çok Mümkün" Olduğunu Tahmin Ediyor.
Uzmanlar İran'ın şu anda DOKUZ NÜKLEER SİLAH üretmeye yetecek kadar URANYUMA sahip olduğunu ve bunları "silahlandırmak", yani nükleer bomba üretmek için adımlar attığını söylüyorlar.
Ömür Çelikdönmez: Uluslararası atom enerjisi ajansı (uaea), iran’ın nükleer faaliyetlerini gerçekten izleyebiliyor mu? Tahran, beyan dışı tesislerde silah amaçlı çalışmalar yürütüyor olabilir mi?
Albay Akif Qasımov: 2023 senesinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) müfettişleri, İran'ın yeraltı Fordow Nükleer tesisinde %83,7 oranında zenginleştirilmiş, neredeyse silah sınıfına yakın URANYUM parçacıkları bulmuştur.
Lakin İran o dönemde, nükleer araştırmalarının tamamen barışçıl amaçlar taşıdığını ısrarla beyan etmiştir; ancak uzmanlar, Tahran'ın URANYUM zenginleştirme usulsüzlüklerinin teorik olarak tek bir bomba için silah sınıfı uranyum üretme süresini kısaltabileceği konusunda uyarmıştır.
ABD Savunma Bakan Yardımcısı Colin Kahl, kongre toplantısında, İran’ın tek bir atom bombası için yeterli miktarda silah sınıfı URANYUM üretme süresinin 12 aydan yaklaşık 12 güne düşürüldüğünü söylemişti.
Gördüğünüz gibi İran UAEA ile açık şekilde iş birliğinde olmuştur. Lakin büyük ihtimalle demek olar ki, İran tam şekilde kapılarını UAEA için açmamıştır. Ve gizli nükleer tesislerinin hale olduğu aşikardır.
Uzmanlar, İran’ın füze için nükleer başlık üretmesinin bir ila iki yıl süreceğini 2023 senesinde uyarmışlardır.
Ömür Çelikdönmez: İsrail'in İran’a yönelik nükleer tesislerine saldırıları sonucunda buşehr nükleer elektrik santrali (nes) için hangi tehditleri oluşturuyor?
Albay Akif Qasımov: Nükleer santral saldırılarının sonuçları aşağıdaki gibi öngörülebilir:
Buşehr NES, Rus iş güvenlik standartlarına göre inşa edilmiştir. Balistiklere karşı oldukça iyi korunmaktadır. Ancak, dünyadaki hiçbir tesis, ne kadar güçlü olursa olsun, isabetli bir saldırıya dayanamaz. NES'in çalışma sistemini bozabilir ve tıpkı Fukuşima veya Çernobil'deki gibi bir duruma yol açabilir. O zaman bu çevre devletlerini de ciddi etkileye bilir.
Buşehr'in sadece elektrik üretmediğini, aynı zamanda soğutma sisteminin çalışmasını sağlamak için bunu kendisi de tükettiğini dikkate almakta fayda var. Nükleer reaktörlerin sürekli soğutulması gerekmektedir, aksi takdirde acil bir durum ortaya çıkar - istasyon aşırı ısınır, reaktör erir ve olası nükleer felaketi meydana gelebilir. İsrail’in askeri saldırısı durumunda soğutma sisteminin hasar görmesi oldukça öngörülendir.
Buşehr'deki mevcut durumda reaktörler tamamen veya kısmen askıya alınabilir, ancak bu yalnızca nükleer felaket riskini azaltacaktır. Güç ünitelerinin soğutulması ise birkaç ay, altı aya kadar sürer. Bu süre zarfında, NES’e karşı herhangi bir saldırının olması tüm bölge için ciddi sonuçları olacaktır.
Rosatom CEO'su Aleksey Likhachev medya açıklamasında, Rus uzmanların hala Buşehr NES’de olduğunu, iki reaktör ünitesini daha inşa ettiğini ve İranlıların istasyona hizmet vermesine yardımcı olduğunu söyledi. Bazı Ruslar tahliye edildiğini, ancak Buşehr'de yaklaşık 300 kişi kaldığını, ABD ve İsrail, Ruslara zarar verilmeyeceğine dair Moskova'ya garanti verdiğini söylemiştir. Ancak, İsrailin Beşehr NES’e saldırdığını ve İran hava savunması saldırıyı püskürttüğünü medyadan biliyoruz.
Ömür Çelikdönmez: . İran nükleer silaha ulaşırsa, bu bölgede sadece israil değil, körfez ülkeleri için de güvenlik alarmı mı olur? Suudi Arabistan başta olmak üzere, diğer aktörlerin de nükleer silah arayışına girmesi beklenebilir mi?
Albay Akif Qasımov: Evet bu çok önemli bir sorudur. İran İslam Dünyasının bir parçası olarak yanında yer almamız vaciptir. Lakin, Türk Dünyası acısından değerlendiğimizde Suriye’de, Irak’ta ve Azerbaycan Karabağ savaşında İran her zaman Türk askerine karşı yer almıştır. Bugün de Suriye’de, Irak’ta aynı şeyler devam ediyor. TDT’nın ana damar yolu olan Zengezur koridorunu bile İran engelliyor, hansı ki Zengezur tamamen başka bir ülkenin içerisindedir ve İran ile hiçbir alakası yoktur. Bu tür konular Arap ülkeleri için de geçerlidir. Arap ligası da her zaman bir İran tehdidi altında olmuştur. Söylenmese de görünen odur ki; bu savaşta İran’ın yanında herhangi bir İslam ülkesi yer almamaktadır. Medyadan daha çok kınamaları görüyoruz ve onun ötesinde bir şey beklenmiyor zaten.
Eğer İran nükleer silahına gerçekten sahip olursa o zaman bu bölgede İran’ın izni olmadan herhangi bir projenin gerçekleştirilmesi mümkün olmayacaktır. Bu yorumlar şimdiki durumda İran’a karşı değildir, lakin İran’ın gerçek politikası budur maalesef.
Ömür Çelikdönmez: ABD’nin İran’a saldırılarından sonra nasıl bir senaryo bekleniyor?
Albay Akif Qasımov: ABD’nin Tahran’a saldırıları ardından İran İslam cumhuriyetinin olası misilleme eylemlerini aşağıdaki gibi öngörülebilir:
ABD’nin orta Doğu’da yaklaşık 40 binlik birkaç askeri üssü vardır (yaklaşık 20). özellikle Suudi Arabistan, BAE ve Ürdün’de bu tür üsler mevcut.
Bu askeri üslerin çoğu İran’ın sejil-2 balistik füzelerinin menzili içerisindedir. Amerikalı uzmanlara göre, vurulacak ilk yerler Suriye ve Irak’taki ABD üsleri olabilir.
Bu, tabutların Amerikan askerlerinin yakınlarına teslim edileceği anlamına geliyor ve bu da Trump’ın zaten düşen reytingine hiç fayda sağlamayacak anlamına geliyor.
Ocak 2020'de İran, Irak’taki iki Amerikan üssüne "misilleme saldırılarını" biliyoruz. Füze saldırıları herhangi bir askeri kayba yol açmasa da lakin bunun bugünkü günün şartlarına göre daha farklı olacağını ihtimal ediyorum.
Potansiyel hedefler arasında, ikisi hal hazırda konuşlandırılmış ve üçüncüsü yolda olan üç ABD donanması uçak gemisi yer alıyor. Bunlar başarılı bir şekilde vurulursa, ABD donanması savaş gemilerinin neredeyse 1/3'ünü kaybedecektir.
Pentagon, İran’ın füze saldırısını hafifletmek için acilen ek hava savunma sistemleri konuşlandırıyor. Özellikle, patriot hava savunma bataryaları Irak’taki Erbil ve ayn el-Esad hava üslerine konuşlandırılırken, Güney Kore’den çekilen patriotlar Bahreyn’deki İsa hava üssüne ve el-udeyd hava üssüne konuşlandırılıyor.
İran'ın bölgede oldukça geniş bir vekil güç ağı olduğunu biliyoruz. İsrail savunma kuvvetleri Hamas ile fiilen başa çıkmış gibi görünse de Amerikalılar birkaç aydır yemen husileri ile başa çıkamadı ve Lübnanlı paramiliter grup Hizbullah, son zamanlarda çatışmalarda özellikle aktif olmasa da, oldukça güçlü bir güç olmaya devam ediyor. İran’ın proxi silahlı militanları, kamikaze insansız hava araçları kullanarak Irak’taki Amerikan üssüne saldırı düzenlemekten sorumludurlar.
Bunların hepsi büyük olasılıkla Amerikan askeri birliklerine karşı kullanılacaktır. Askeri yeteneklerinin ölçeği çok büyük olmasa da ancak bu bir gerilla savaş yöntemi olacağını unutmayalım, ABD ve müttefikleri ile Afganlar arasındaki yirmi yıldır kazanamadıkları çatışmaya biraz da benziyor demek olurdu
İran İslam cumhuriyeti, mayın alanı döşemekle Hürmüz Boğazı’na erişimi etkili bir şekilde kapatma kapasitesine sahiptir. Dikkate almalıyız ki, dünya petrolünün %20 oranı bu boğaz üzerinden taşınıyor ve aynı zamanda Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore gibi sanayi ülkelerin petrol ihtiyaçları bu boğaz vasıtasıyla karşılanmaktadır. ABD ekonomisine petrol fiyatından daha fazla zarar veren hiçbir şey yoktur ve umman ile İran arasındaki bu dar su yolu küresel tedarikler için hayati önem taşımaktadır. Gerçekten kritik bir tehdit durumunda İran bu senaryoyu tekrarlayabilir ve hatta ölçeklendirebilir.
Ve tabii ki, bu ABD başkanına fayda sağlamayacaktır. Demokratlar, artan yakıt fiyatları nedeniyle yeni bir fiyat artışıyla karşı karşıya kalan Amerikalıların kendisinden duyduğu memnuniyetsizliği kesinlikle istismar edeceklerdir.
Ömür Çelikdönmez: Rusya ve Çin’in İran’ın nükleer dosyasına bakışı nasıl şekilleniyor? Tahran, bu iki gücün koruyucu şemsiyesi altında batı baskısından kurtulabileceğini mi düşünüyor?
Albay Akif Qasımov: Bunu Rusya federasyonu Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in açıklamışında net görebiliriz. Her zaman olduğu gibi dengeleri korumak maksatlıyla siyasi açıklamalar verilecektir, lakin resmi desteğin verilmesini beklemiyorum.
Rusya devlet başkanı Vladimir Putin Sky News Arabiya ile yaptığı röportajda: Rusya, İran da dahil olmak üzere kitle imha silahlarının yayılmasını desteklemiyor. Ancak Tahran’ın barışçıl nükleer teknolojilere hakkı var, söyledi.
Rus lider, Rusya federasyonu ve uluslararası atom enerjisi Ajansı’nın (uaea) İran’ın nükleer silah geliştirdiğine dair bir kanıta sahip olmadığını da kaydetti.
Putin, "Rusya Federasyonu’nun tutumu, İran da dahil olmak üzere dünyadaki herhangi bir ülkenin zararına olacak şekilde kitle imha silahlarının yayılmasına karşı olduğumuzdur" dedi. Çinin de İran’a karşı tavrı Rusya ile üst üste düşmektedir.
Ömür Çelikdönmez: İsrail'in konvansiyonel saldırıları İran’ın askeri ve nükleer altyapısını zayıflattıkça, tüm kırmızı hatlar geçilirse, İran rejiminin ne gibi risklerin artacağı beklenebilir.
Albay Akif Qasımov: Burada daha çok İran Proxylerin “DİRTY BOMB / KİRLİ BOMBA” veya “RADYOLOJİK” Saldırıları olması ihtimalidir.
Bununla ilgili kısa bilgi vermekte fayda vardır. Nedir bu “DİRTY BOMB / KİRLİ BOMBA” ve ya “RADYOLOJİK” silah:
"Kirli" bomba, radyoaktif izotoplar ve konvansiyonel patlayıcı yükü içeren düşük güçlü bir nükleer silahtır. Böyle bir bomba patlatıldığında, hasar patlamadan değil, radyoaktif maddelerin geniş bir alana yayılmasından kaynaklanır. Örneğin Çernobil’deki Nükleer santral kazası gibi, etkilediği tüm yerlerde neredeyse yaşam tamamen kaldırılmış olur.
Ve neden "KİRLİ" BOMBA denilir?
"'Kirli' bombadan bahsettiğimizde, nükleer patlayıcı çalışma sisteminden değil, radyoaktif atıkların bulunduğu konvansiyonel bir patlayıcı silahlan bahsediyoruz. Bu şekilde, radyoaktif madde bir patlamayla çevreye dağılıyor ve bölge yaşam için uygunsuz hale geliyor. Düştüğü alanı radyoaktif kirlenmeyi maruz koyan bir yöntemdir, tıpkı şu anda örneğin Çernobil'de olduğu gibi,".
Bu yöntem nükleer patlama faktörünü ortadan kaldırır ve nükleer bomba saldırısıyla aynı patlama dalgasını üretmez. Ancak etraftaki her şeyi radyoaktif maddelerle kirletir. Radyoaktif kirlenme ve radyasyon hastalığı, patlamadan sonra etkilenen bölgedeki herkesi tehdit edecektir.
Kirli bomba saldırısının etkileriyle uğraşırken ele alınması gereken iki ana alan vardır: SİVİL ETKİ, sadece ani can kayıpları ve uzun vadeli sağlık sorunlarıyla değil, aynı zamanda PSİKOLOJİK ETKİ ve EKONOMİK ETKİ.
Sonuç olarak bildirmek istiyorum ki, bu savaşta taraflar İran ve İsrail görünse de gerçek savaşın ana aktörü olan ABD’nin Çine karşı KEŞİF SAVAŞIDIR.
İlk senaryo ABD proxi gücü olan Hindistan ve Çin ile askeri ittifakta yer alan kardeş Pakistan arsında olmuştur. Bu savaşta ABD dolaysıyla Çine yenilmiştir.
Bu savaşta ise yani İran İsrail savaşında kayıp edecek taraf tamamen ORTA DOĞU olacağını ihtimal ediyorum.
Eğer bu savaş durmaz ise savaşın yönü KİTLESEL SİLAHLAR savaşına doğru gitmektedir! İran’da Nükleer Silahın Mevcutluğu da edilen ihtimallerden biridir.
Ömür Çelikdönmez: Bu çarpıcı değerlendirmeler için teşekkürler, Albay Qasımov. Kritik virajlardayız; bölge ve küresel dengeler her atışta yeniden yazılıyor.
Emekli Albay Akif Qasımov: Ben teşekkür ederim. Huzur ve istikrarın korunması dileğiyle…
ENP
Yorumlar
Kalan Karakter: