ANKARA/BAKÜ, 16 Haziran 2025 – Ortadoğu yeniden derin bir türbülansa sürüklenirken, İsrail’in İran’a yönelik nokta atışı hava saldırılarıyla tırmanan gerilim, sadece iki ülke arasındaki askeri çatışmayı değil, aynı zamanda İran’ın çok uluslu yapısında yeni fay hatlarını da tetikliyor. Özellikle PJAK gibi Kürt silahlı grupların rejime karşı ayaklanma çağrıları dikkat çekerken, bu gelişmeler Azerbaycan sınır güvenliğinden Güney Azerbaycan’daki Türk nüfusun geleceğine kadar geniş bir etki alanı yaratıyor. Bu kritik süreçte, Enphaber.net Genel Yayın Yönetmeni Ömür Çelikdönmez, Karabağ Savaşı Gazisi, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin emekli kadrolu subayı ve Cumhurbaşkanlığı tarafından defalarca madalya ile onurlandırılmış Emekli Albay Akif Qasımov ile sürecin askeri-stratejik boyutlarını ele alan özel bir söyleşi gerçekleştirdi.
Emekli Albay Akif Qasımov Kimdir?
Karabağ doğumlu olan Akif Qasımov, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri'nde uzun yıllar kadrolu subay olarak görev yaptı. Karabağ Savaşı’nda aktif muharip olarak yer alan Qasımov, üstün cesaret ve hizmetlerinden ötürü defalarca madalya ile onurlandırıldı. Savaş gazisi kimliğiyle tanınan Albay, askeri kariyerinin ardından emekli olduktan sonra bölgesel güvenlik ve savunma konularında saygın bir otorite olarak kamuoyunda yer edindi.
Söyleşide Öne Çıkan Başlıklar
-
“İran parçalanırsa koz Türk dünyasının eline geçer”
-
“PJAK, Türk dünyasına örülen yeni bir duvar mı?”
-
“İran’daki çatışmalar Suriye ve Irak senaryosunun devamı”
-
“İran Türk toprağıdır, Suriye olmaz!”
-
“Hürmüz Boğazı Çin’in can damarıdır”
-
“Netanyahu gidici; Türkiye-İsrail ilişkileri rayına girebilir”
-
“Karabağ savaşında İran, Ermenistan’ın yanındaydı”
-
“Güney Azerbaycan'da siyasi kıpırdanma var”
-
“PJAK, Mahabad’ın modern versiyonu mu?”
-
“İran'daki Türkler tarihî fırsata hazırlanmalı”
Çelikdönmez: İran ile İsrail arasında başlayan hava saldırıları, İran içindeki istikrarsızlığı derinleştirirken; özellikle Kürt grupların silahlı hazırlıkları dikkat çekiyor. Sizce bu gelişmeler Azerbaycan'ın güvenliğini doğrudan etkileyebilir mi?
Qasımov: Tabii ki, ülke sınırlarına yakın ve komşu ülkelerde olanlar bizleri rahatsız etmektedir. Buradaki en önemli sorunlarından biri göçmen kitlenin oluşmasına neden olacak durumu öngörülebilir
Çelikdönmez: “İran'ın çok uluslu yapısı düşünüldüğünde, PJAK gibi Kürt hareketlerinin silahlı mücadele çağrıları, ülke içinde nasıl bir parçalanma riskine yol açabilir? Askerî bir uzman olarak bu çatışmaların seyrini nasıl görüyorsunuz?
Qasımov:: Kürt konusunda PJAK örgütü ile ilgili bazı videoları gördüm. Düşünüyorum ki, burada da Suriye ve İran senaryosu uygulana bilir, eğer İran’ın parçalanması gibi bir plan olursa. Neden bugün PJAK gündeme geldi sorusuna cevap verirken tarihe de kısaca bakmak gerekiyor.
Biliyorsunuz ki, 1946'da Sovyetler Birliği'nin desteğiyle İran sınırları içinde AZERBAYCAN MİLLÎ HÜKUMETİ ile birlikte kurulan ve Sovyetler Birliği'nin çekilişiyle aynı yıl içinde yıkılan Mahabad sosyalist Cumhuriyeti adlı Kürt devleti vardır. Mahabad Cumhuriyeti, Sovyet askeri kontrolü altındaki Mahabad'da (kuzeybatı İran) Kürdistan Demokrat Partisi-İran lideri Kadı Muhammed tarafından ilan edilmiştir.
Mustafa Barzani, Kürdistan Cumhuriyeti'nin Savaş Bakanı ve Kürt ordusunun komutanı olarak atanmıştır. Daha sonra ise malum, Mayıs 1946'da Sovyet birlikleri İran'dan çekildi ve Yalta Konferansı uyarınca Mahabad Cumhuriyeti'ne verilen tüm destek kesildi. Aynı yılın aralık ayında Mahabad İran birlikleri tarafından ele geçirildi ve Mahabad Cumhuriyeti yöneticilerine sert cezalar uygulandı. Cumhurbaşkanı Kadı Muhammed, Mahabad kentindeki "Çarçıra" meydanında halkın gözü önünde asıldı. Mustafa Barzani ve yandaşları ile birlikte Sovyetler Birliği'ne geçiyor. Kürt lider Mustafa Barzani, 1947'den 1958'e kadar SSCB'de yaşıyor. Aynı zamanda sürgündeyken Irak'ta kurulan Kürt Demokrat Partisi, 16 Ağustos 1946'da Bağdat'ta ilk kongresini yaparak Mustafa Barzani'yi başkan seçti. Ve Barzani 1958'de Irak’a dönüyor ve şimdiki Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimin temelini kuruyor. Sonraki dönemde nelerin baş verdiğini zaten biliyoruz.
Şimdi tekrardan PJAK konusuna geri dönelim. Bu küçük tarihi gezinin maksatı şimdiki Barzani yönetimi ile İran içerisindeki PJAK (yani tarihi Mahabad) örgütünün strateji anlamda alakası olduğunu görüyoruz. PJAK veya modern kuruluşa sahip Mahabad Cumhuriyeti'nin yeni versiyonu olarak Türk dünyası arasında bir duvar olarak yapılacağını öngörülebilir. Verdiğiniz soruya cevap olarak bu bölgede tıpkı Suriye'de, Irak’ta olduğu gibi Türkiye ve Azerbaycan sınırları dibinde sözde yeni Kürdistan Cumhuriyeti'nin yapılması ciddi tehdit oluşturabilecek durum olarak değerlendirilebilir. Ve bu konuda düşünüyorum ki, Türkiye ve Azerbaycan birlikte koordinasyon içerisinde faaliyet göstermelidir.
.
Çelikdönmez: “Etnik ayaklanma Azerbaycan için tehdit mi, fırsat mı?”
Qasımov: : Karabağ’ın Ermeniler tarafından işgali döneminde İran Ermenistan ve sözde Karabağ Ermeni bölücülerin safında yer almıştır. Hetta son 2020. yıl 44 günlük Karabağ Savaşında da Ermenistan askeri ve terör örgütlerine istihbarat ve askeri teknikçi desteği sağlamıştır.
Bugün İsrail ve İran çatışmasına daha çok iki büyük gücün ABD ve Çin’in proxi aktörleri gibi bakmak gerekiyor. Aslında Ortadoğu'da neler oluyor sorusuna baktığımızda ise burada ABD ve Çin arasında hibrit savaşın olduğunu görmekteyiz. Bu savaşın makastı: ekonomi yollar ve petrol-doğal gaz sahaların "kontrol" edilmesidir.
Biliyorsunuz ki, ABD ve Çin arasında ciddi ekonomi mücadele vardır. Askeri teorisyen Carl von Clausewitz'in Ağırlık Merkezi (COG) teorisine göre Çin'in uluslararası EKONOMİ AĞIRLIK MERKEZLERİNDEN ( COG ) biri HÜRMÜZ BOĞAZIDIR. İhtimal olunur ki, İran Çin'in %40-50 civarında petrol doğal gaz ihtiyacını boğazla karşılamaktadır. İran, Çin'e günlük yaklaşık 1.6 milyon varil ham petrol ve kondensat ihraç ediyor ve bu miktar, İran'ın toplam petrol ihracatının önemli bir kısmını oluşturuyor. Aynı zamanda Hürmüz boğazı dünyanın en önemli petrol damarıdır. Yani bu bölgede oluşacak krizi Çin'in dışında gelişmiş olan tüm ülkeleri etkileyecektir ve petrol fiyatlarının artışına neden olacaktır.
Azerbaycan’a ve Türkiye için ne tür fırsatlar doğurur sorusuna ise böyle cevap vermek isterdim. Eğer gerçekten İran’ın parçalanmasına karar verilmişse buna o kadar da büyük ihtimal vermiyorum. Çünkü İran’da parçalanma olursa bu seferki kozlar Azerbaycan ve Türkiye’nin dolayısıyla TDT'nın elinde olacaktır. İran’ın demografik yapısına baktığımızda ülkenin çok önemli oranı Türklerden oluşmaktadır. Böyle bir durumda ise yeni bir Türk devletinin oluşumuna Batının tepkisi o kadar da olumlu görünmüyor. Büyük ihtimalle rejim değişikliği olabilir.
Eğer İran’ın parçalanmasına karar verilirse o zaman böyle durumda 1945 senesinde Azerbaycan Millî Hükûmeti ilan edilen bölgede Güney Azerbaycan Cumhuriyeti kurulabilir. Lakin burada dikkat edilmesi gereken hususlar ise Türkiye ile Güney Azerbaycan arasında oluşturulması ihtimal edilen tampon bölge olan PJAK veya Mahabaddır. Düşünüyorum ki, bu konuda Türkiye ve Azerbaycan’ın yetkilileri gereken faaliyetler yapmaktadır.
Çelikdönmez: “İsrail’in stratejik füze üslerine yönelik saldırıları tetikler mi?”
Qasımov: : Önce de söylediğim gibi bu Savaşı İsrail İran savaşı olarak değil de ABD Çin savaşı olarak bakmak gerekiyor. Bu savaşı Suriye ve Irak'taki senaryonun devamı olarak değerlendiriyorum. İran’daki durum bir az farklı olabilir. Yani tam Suriye veya Irak’ta olduğu gibi olmayacak gibi ihtimal daha çoktur.
Bunun da ana nedeni İran’ın bir Türk toprağı olmasıdır. Belki de hakimiyet değişikliği gerçekleştirile bilir, önceki Şah PEHLEVİ döneminde olduğu gibi. Bir sistem olması da ihtimal olunabilir.
Çelikdönmez: “Güney Azerbaycan Türkleri için yeni bir siyasi dönem başlar mı?”
Qasımov: Yani buradaki durum verilecek olan uluslararası siyasi karara bağlıdır. Azerbaycan Türklerinin olduğu bölgede bugün de ciddi siyasi faaliyetler yapılmaktadır. Sadece olarak farklı yöntemler ile edilmektedir.
Biliyorsunuz Tebriz’in Traktör futbol takımın maçı günü stada gelen Türkler yüksek sesle "Azerbaycan Türkiye" diyorlar. Veya Urmiye, Tebriz ve başka kentlerde bölgede Kürtleşme politikasına karşı protestolar da yapıyorlar.
Dediğim gibi şimdiki savaşın sonucunu doğru şekilde değerlendirip ve düzgün karar vermek lazımdır. Suriye'deki ve Irak'taki Türkmenlerin hak sorunları gibi İran’da olmaması gerekiyor.
Çelikdönmez: “İsrail’de kabine değişimi kapıda mı?”
Qasımov:: İran İsrail füze savaşında hem İran’ın hem de ki İsrail'in bir çok yerleri ciddi şekilde vuruluyor ve füze saldırısına maruz kalan aralarında evlerin bulunduğu da medyada servis edilmektedir. Durum böyle devam ederse Netanyahu kabinesi İsrail vatandaşların protestosu ile yüz yüze kalacaktır.
Biliyorsunuz ki? Mike Waltz'ın mayıs ayının başında görevden alınmasından sonra Trump ve onun Administrasiyası Netanyahu’ya karşı olan iyi ilişkileri değişmiştir. Büyük ihtimalle Netanyahu’nun yakın bir zamanda görevinden alınması bekleniyor. Ve aynı zamanda İsrailin yeni kabinesi ile Türkiye Cumhuriyeti arasında ilişkiler kademeli şekilde rayına girecektir.
––
ENP Haber – Özel Söyleşi
Yorumlar
Kalan Karakter: