Yeniden merhaba,rahatsızlığım nedeniyle uzunca bir süre yazılarıma ara vermek zorunda kaldım.
Yayınlamaktan geç kaldığım gelişmelerle ilgili görüşlerimi kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum
Güney Kürdistan'ın yapılan referandum sonrası (%93 Evet oyu) bağımsız devlet olma girişimleri gerginlik yaratmıstı.Ortadoğu'da Hamas'ın İsrail'e saldırısı ile başlayan, Hizbullah ile devam eden savaş Hisbullah ile devam ett.
İsrail bu iki örgütün lider kadroları dahil saf dışı bıraktı.Bu gelişmeler ile birlikte İran'ın yıllardır Ortadoğu'da mezhep odaklı yayılma siyaseti güvenirliliğini yitirerek ağır darbe aldı.İran'dan sonra Esad rejiminin bir günde son bulması ile Suriye'de olası Kürd'ler lehine olası gelişmelerin Türkiye'de yaratacağı olumsuz etkilerinin önünü almak için Devlet Bahçeli "iç barışı" sağlamak amacıyla TBMM'de DEM Parti'nin atanmış yöneticileri ile tokalaştı.
Öcalan'a da bilinen çağrısını yaptı.Bu çağrı sonrası özenle seçilmiş İmralı heyetinin ziyaretleri ile hazırlanan proğram uygulanmaya başladı.
Bahçeli'nin dillendirdiği proğram çerçevesinde yapılmasını şart koştuğu,Öcalan'ın da telekonferans ile katıldığı PKK 12. Kongre'sini topladı.Muhalefetin olmadığı bu kongrede Bahçeli'nin istediği gibi silah bırakma, PKK ve bağlı yapılanmaların kendilerini feshetmesi ile sonuçlandı.
Böylece Güney Kürdistan, Rojava'da ki ulusal mücadeleye ve iç politikada kullanılan PKK ve Kirli Savaş'ın miadı da dolmuş oldu.
PKK'nin "Demokratik Konfederalizm" uğruna,ulusal amaçtan yoksun verdiği silahlı mücadeleyi bırakmasını en çok kirli savaşın mağduru olan Kürd halkının desteklemesi gerekiyordu,öyle de oldu.
Kürd halkının neredeyse tamamı Kirli Savaşın bitmesini istiyor.
Ancak Misak-ı Milli deyince aklına Kerkük,Musul ile birlikte Rojava'yı Türkiye'ye katmak düşüncesinde olanlar ile Kürd'leri ötekileştiren proagandalarım etkisindeki Türk halkı silahların susmasına hazırmı?Yıllardır Kürd'lere yönelik ötekileştirme politikası uygulandı ve bu politika bilinen odaklar tarafından sürdürülüyor.
Türk halkını yeni sürece hazırlamak için henüz atılan bir adım yok.
Ulusal mücadele adı altında başlayan,Demokratik Konfederalizm için verilen yarım asırlık silahlı mücadelenin geldiği ya da etirildiği yer Kürd'lerin legal planda verilen ulusal mücadelelerinin önünde engeldi.
Legal siyasette Kürd ulus sorununun (veya diğer deyiş ile Türk sorununun) bütün boyurları ile özgür bir ortamda tartışılabilmesi için PKK'nin,silahlı mücadelenin bitmesi önemli bir gelişmedir ve desteklenmelidir.
Fesih kararından sonra devletin Kürd'ler ve sorunları ile ilgili aldığı kararların tabana iletilip uygulanmasında Öcalan ve birlikte atanmış yöneticiler olacak.Bunların görevi ulusan legal alanda ulusal ilkeleri savunan siyasilere karşı Öcalan ve akıl hocalarının görüşlerini savunmak olacak.Evrensel bir ilke olan UKKTH'nı tanımak yerine Öcaln'ın çok iyi becerdiği kavramların içini boşaltarak Demokratik Konfederalizm, Demokratik Ekoloji,Demokratik Ortadoğu, Demokratik Devlet, Demokratik Modernite,Halkların Demokratik Hareketi, Demokatik Kuantum,Demokratik Sosyalizm gibi başına demokratik konulan,içi boş ve anlamı olmayan kavramları müritleri tabanın kafasını karıştırmak için tekrar etmeye devam edecekler.
İlginç olan konulardan birisi de Öcalan'ın savunduğu her görüse "amin" diyen müritlerin 5 nolu zindanda Mazlum Doğan,Ferhat Kutay ve arkadaşları gibi insanlık onurunu korumak ve siyasi savunma yapabilmek için hayatını feda edenlere sahip çıkıp Öcalan'a övgüler dizmek bir arada olmaz.
Özeleştiri vermesinin anlamını bilmeyenler Öcalan'ın savunduğu görüşler ile aralarında ideolojik farklar olmasına rağmen amaçları uğruna canlarını feda edenlerle birlikte sahip çıkılamaz.Ya serden,ya da yardan vaz geçeceksin,ikisi bir arada olmaz.
Bu tavır doğru olmadığı gibi siyasi anlamda etik değildir.Öcalan'ın İmralı'da yaptığı ulusal mücadele karşıtı açıklamalara yapılan eleştirilere "Taktik hewal" diyerek geçiştiren müritlerin iki yüzlü tavrıdır.
Bilenler bilir,belli bir amaç uğruna mücadele eden illegal örgütlere amaca karşı olan istihbarat örgütleri tarafından sızmalar mutlaka olur. "Birleşik Bağımsız Kürdistan" amacı ile örgütlenen PKK'ye o dönemde kadro düzeyinde katılanların da teyit ettiği gibi daha ilk günlerde örgüte istihbarat örgütlerinin sızmaları başlamış.Adım adım İmralı'da kurulan legal partilerin başına atanan yöneticiler ile birlikte sızmalar bu güne kadar devam etti.Bu yöneticiler sayesinde adım adım "Bağımsız Kürdistan" için verilen mücadelenin yerini "Tam Bağımsız Türkiye" için mücadele aldı.
Böylece yarım asırlık Bağımsız Kürdistan için silahlı mücadeleyi başlatan Öcalan'ın yaptıgı çağrı ile toplanan 12.Kongre'de PKK silah bırakma kararı ile birlikte kendini fesh etti.Alınan kararlara göre Öcal'ın vereceği karar ve talimatları (dolayısıla İmralı'nın) bundan sonrası için kayıtsız,şartsız esas alınacağı deklere edildi.Kısaca yıllardır çözüm bekleyen Türk ya da Kürd sorunu artık PKK'nin gündeminde artık yok.
Bunun yerine Tam Bağımsız Türkiye'de karar kılındı.
Önümüzdeki süreçte kendini fesheden PKK'nin kadrolarına ne tür görevler verileceğini göreceğiz.
Kongrede alınan kararlarda Kürd'lerin ulusal haklarına göstermelik olsa yer verilmemesi DEM Parti'nin yurt sever tabanında hayal kırıklığı yarattı.
DEM Parti tabanında Kandil'deki gibi iradesini Öcalan'a teslim edenler olduğu gibi ulusal taleplerinden vazgeçmeyen yurtseverler de yer alıyor.
Bu iki kesim kongre sonrası aynı yapılanmalarda olamayacaklar.
PKK ile ilgili yapılan eleştirilerde bu hususun önemle gözetilmesi gerekiyor.
Ödedikleri bedeller ile yurtseverliklerini kanıtlayan bu insanların yeniden ulusal mücadeleye kazanılması önemlidir.
Dikkat çeken diğer önemli konulardan biri de örgüt içindeki kadroların benzer ifadeler ile Öcalan'a ve talimatlarına bağlılıklarını,daha doğru deyim ile "biat" etmeleri.
Kıdemli'lerden birisi "Eğer bir Kürdistan olacaksa ve o Kürdistan'da Önder Apo olmayacaksa şahsi kanaatim olamaz ve kabul etmiyorum." diyor.Bir diğeri "Artık görevimiz sosyalist insanı yetiştirmektir.
Devlet bunu yapmaz.Bu bizim toplum görevimiz.Önderlik (yani Öcalan) özgürlükleri böyle tarif ediyor.(Anlaşılan bu aklı evvel SSCB'de Stalin'in yapamadığı "sosyalist insan tipini" yetiştirmeyi iddia ediyor.) İşin dozunu kaçıran bir diğeri “Önderimiz peygamberler peygamberi yüz yıllardan bir kez gelen tanrının lütfudür!Pkkden önce önderlik gelir.Biz Apocuyuz." diyor.
Methiyede sınır tanımayan bir diğeri "Ulusal Kurtuluş mücadelesi evresi tamamlandı. Sosyalist devlet paradigmasını ve kendimizi fesh ettik!" diyebiliyor.
Hendek Savaşı'nda binlerce gencin ölümüne,iki milyon ailenin metropollere göç etmesine neden olan PKK'nin kurucu üyesi ve Kandil'in değişmez yöneticisi kongrede yaptığı konuşmada "PKK'ye değil Apo'ya katıldım," diyebiliyor.Yine kıdemli olan bir diğer yetkili açıkça "Eğer Öcalan yoksa Kürdistan'da olmasın" diyerek nokta koyuyor.
Bahçeli'nin çağrısı ile yapılan kongre aslında tamamen tirajikomik oynanan bir oyun.Örgütü Öcalan'dan (İmralı'dan) aldıkları talimatlar ile yıllardır savaşı yöneten bu değişmeyan kadro iddia ettikleri "Kurtarılmış bölge" anlayışı ile "Bir mekap kadar" yer kurtaramadıkları gibi binlerce insanın canından, milyonlarca insanın malından ve yerini yurdunu terk etmesinden sorumludurlar.
12. Kongre'de yapılan konuşmalar ve alınan kararlara bakıldığında yıllarca dillerinden düşünmediklerini "Onurlu bir barıstan" söz etmekte mümkün degil.
Öcalan ve ona iradesine teslim olan "Demokratik enternasyonalist" müritleri Kürd ulusal talepleri ve Kürdistan ile en ufak bir bağlarının kalmadığını yaptıkları konuşmalar ve alınan kararlar ile dünyaya ilan ettiler.
Eskiden olduğu gibi önümüzdeki süreçte de Kürd Kürdistan'ın dört parçasında ulusal kazanımlara İmralı kaynaklı görüşler ile engel olma çabasında olacaklar.
Kongre'de alınan fesih ve silah bırakma kararı ile Öcalan'a yüklenen ilahi vasıflar ile dizilen methiyeler dışında Kürdler ve ulusal anlamda değinilen kayda değer bir konu yok.
Öcalan'ın geleceği ile ilgili kararı Devlet Bahçeli verdi.Kürd'lerin geleceği ile ilgili kararı Öcalan da Öcalan versin isteniyor.Öcalan bitti deyince ulusal mücadele bitmez.Kürd'lerin geleceği ile ilgili kararı (UKKTH) Kürd'ler vermeli.
Öcalan ve PKK'ye rağmen ulusal mücadelenin 2.yüzyılın 4 parça Kürdistan'da 50-70 milyona ulaşan nüfusu ile Kürd'lerin ulusal haklar için verdikleri mücadele devam edecektir.
Bundan kimsenin kuşkusu ve şüphesi olmasın.
Silahların teslim edilmesi ile birlikte Güney Kürdistan ve Rojava'da ki Türk askerinin kalma gerekçesi de kalmaz.
Legal siyasetin önü açılacaksa,Kürd sorunu bütün boyutları ile özgürce tartışma ortamı ile oluşacaksa PKK'nin kendisini feshetmesi,Kirli Savaşın bitmesi önemlidir,desteklenmelidir.
Dr. Adnan Güllüoğlu / ENP
Yorumlar
Kalan Karakter: