Dün gece, 13 Haziran 2025'te, Ortadoğu semalarını bir kez daha aydınlatan İsrail ve İran füzeleri, televizyon ekranlarında ve sosyal medya akışlarında bir savaşın başlangıcı olarak yorumlandı. Manşetler atıldı, askeri uzmanlar haritalar üzerinde oklar çizdi ve kamuoyu, kaçınılmaz bir tırmanışın eşiğinde olduğumuza ikna edildi. Ancak bildiğim bir şey varsa o da; en gürültülü anların genellikle en önemli fısıltıları gizlemek için kullanıldığıdır. Şu anda şahit olduğumuz şey, konvansiyonel bir savaşın başlangıcından çok, tarafların birbirlerinin yeteneklerini, niyetlerini ve en önemlisi zafiyetlerini ölçtüğü, yüksek teknolojili ve son derece tehlikeli bir istihbarat diyaloğudur.
Bu bir savaş değil; bu, dünyanın en gelişmiş laboratuvarında yapılan bir testtir. Ve bu testin sonuçları, gelecekteki olası bir topyekûn çatışmanın kaderini şimdiden belirleyecektir.
Başarısızlık İstihbaratı: Vurulan Hedeflerden Daha Değerli Olan Veri
İstihbarat dünyasında "başarısızlık analizi" kadar değerli çok az şey vardır. Ancak burada bahsettiğim, bir operasyonun hedefine ulaşamamasından doğan dersler değil; kontrollü bir "başarısızlık" senaryosu yaratarak karşı tarafın tüm savunma ve saldırı mekanizmasını canlı olarak izleme sanatıdır. Dün gece ateşlenen her bir füze, ister hedefini vursun isterse imha edilsin, arkasında devasa bir veri paketi bırakmıştır. Bu veriler, trilyonlarca dolarlık askeri donanımdan ve yıllarca süren teorik analizlerden çok daha değerlidir.
Kamuoyu, İsrail'in "Demir Kubbe", "Davut'un Sapanı" ve "Arrow" gibi katmanlı hava savunma sistemlerinin kaç İran füzesini durdurduğuna odaklanıyor. Medya, "İran füzelerinin %X'i imha edildi" gibi istatistiklerle başarıyı ölçüyor. Bu, resmin sadece küçük ve yanıltıcı bir parçasıdır.
Asıl soru şudur: O imha edilemeyen %Y'lik dilim hangi füzelerdi? Hangi yörüngeyi izlediler? Hangi karşı tedbirleri kullandılar ve savunma sisteminin hangi zayıf noktasından, hangi "kör noktasından" sızmayı başardılar?
İran, bu saldırıyla aslında İsrail'in o meşhur C4ISR (Komuta, Kontrol, Muhabere, Bilgisayar, İstihbarat, Gözetleme ve Keşif) ağını canlı bir teste tabi tutmuştur.
- Tespit ve Takip: İsrail radarları, füzeleri fırlatıldıktan kaç saniye sonra tespit edebildi?
- Sınıflandırma ve Tehdit Önceliklendirme: Sistem, onlarca belki yüzlerce füze ve yem (decoy) arasından hangisinin gerçek tehdit olduğuna ne kadar sürede karar verdi?
- Angajman ve Karşı Koyma: Hangi savunma katmanı (Demir Kubbe mi, Arrow mu?) hangi tip füzeye karşı daha etkili oldu? Sistemin bir "doyma noktası" var mı? Yani aynı anda kaç hedefle başa çıkabiliyor?
İranlı stratejistlerin şu anda bu soruların cevaplarını içeren Sinyal İstihbaratı (SIGINT) ve Ölçüm ve İmza İstihbaratı (MASINT) verilerini analiz ettiğinden emin olabilirsiniz. MASINT, füzelerin motor ısı izlerinden, yeryüzüyle yaptığı etkileşimin sismik yankılarına kadar her türlü fiziksel "imzasını" kaydeder. Bu veriler, gelecekte İsrail savunmasını aşmak için tasarlanacak yeni nesil füzelerin ve saldırı taktiklerinin temelini oluşturacaktır. Her bir başarısız füze, gelecekteki bir başarı için ödenmiş bir bedeldir.
Okçuyu Görmek: Fırlatma Anının Anatomisi
Madalyonun diğer yüzünde ise İsrail var. Onlar için de bu, paha biçilmez bir veri toplama fırsatıdır. İsrail istihbaratı, düşen füzelerin enkazıyla veya vurulan hedeflerle ilgilenmekten çok daha fazlasını yapar. Onların odak noktası "okçunun kendisidir."
- Fırlatma Öncesi Faaliyetler: İran, füzeleri fırlatmaya hazırlarken ne tür elektronik ve fiziksel izler bıraktı? Uydu Görüntü İstihbaratı (IMINT) ile tespit edilebilen hazırlıklar nelerdi? Fırlatma mangalarının kendi aralarındaki haberleşme (SIGINT) nasıl bir örüntü izledi? Bu "fırlatma imzası," gelecekteki bir saldırıyı henüz gerçekleşmeden tespit edip önleyici vuruş yapabilmek için hayati önemdedir.
- Füze Performansı: İran füzelerinin gerçek dünyadaki isabet oranı nedir? Propaganda videolarında gösterilenlerle sahadaki gerçeklik ne kadar örtüşüyor? Sapma payları, uçuş karakteristikleri, yörüngeleri nasıldı? Bu, İran'ın askeri-teknolojik kapasitesinin en net resmini çizer.
- Komuta ve Karar Döngüsü: İran liderliği, saldırı emrini ne zaman verdi? Karar alma mekanizması ne kadar hızlı çalıştı? Bu süreçte tereddüt veya iç tartışma izleri var mıydı? Bu soruların cevabı, rakibin psikolojisini ve karar alma süreçlerini anlamak için kritik olan HUMINT (İnsan İstihbaratı) kaynaklarından gelen bilgileri doğrulamak veya yanlışlamak için kullanılır. Bu, rakibin OODA (Gözlemle, Yönel, Karar Ver, Harekete Geç) döngüsünü kırmak için bir anahtardır.
Bilişsel Savaş Alanı ve Algı Yönetimi
Fiziksel çatışmanın ötesinde, her iki taraf da küresel ve yerel kamuoyunu hedef alan acımasız bir bilişsel savaş yürütüyor. Atılan her füze, aynı zamanda bir mesajdır. İran, caydırıcılık yeteneğini, teknolojik ilerlemesini ve misilleme kararlılığını sergileyerek hem kendi halkına hem de bölgedeki müttefiklerine ve düşmanlarına bir güç gösterisi yapar. İsrail ise savunma sisteminin üstünlüğünü ve istihbarat hakimiyetini vurgulayarak "aşılmaz kale" imajını pekiştirmeye çalışır.
Bu noktada "tradecraft," yani istihbarat sanatı devreye girer. Her iki tarafın da yayınladığı görüntüler, yaptığı açıklamalar, sızdırdığı "bilgiler" dikkatle incelenmelidir. Bunlar, genellikle gerçeğin kendisi değil, rakibin ve dünyanın inanmasını istedikleri kurgusal bir versiyonudur. Bu bir aldatma ve karşı-aldatma oyunudur. Gerçek Muharebe Hasar Değerlendirmesi (Battle Damage Assessment - BDA), uydular ve sahadaki gizli kaynaklar tarafından yapılır; kamuoyuna sunulanlar ise birer psikolojik operasyon (PSYOP) malzemesidir.
Sonuç olarak, dün gece tanık olduğumuz olay, Ortadoğu satranç tahtasında tarafların birbirlerinin piyonlarını değil, zihinlerini ve sistemlerini test ettiği bir hamleydi. Bu gürültülü diyalog, bize savaşın doğasının nasıl değiştiğini bir kez daha gösteriyor. Artık zafer, en çok toprağı ele geçirenin veya en çok hasarı verenin değil, en çok ve en doğru bilgiyi en hızlı şekilde toplayıp işleyebilenindir.
Bu füze teatisi sona erdiğinde, her iki tarafın da kurmayları ve istihbarat analistleri masalarına oturacak. Gerçek kazanan, kimin daha fazla hedef vurduğu değil, kimin rakibi hakkında daha fazla şey öğrendiği olacaktır. Çünkü istihbarat dünyasında bilgi, sadece güç değil, aynı zamanda hayatta kalmanın ta kendisidir. Ve bu son testin sonuçları, bir sonraki krizin ilk perdesini çoktan yazmaya başladı. Hiç böyle düşünmüş müydünüz?
Serkan Yıldız /ENP
Yorumlar
Kalan Karakter: