Yeni dünya düzeni, sadece devlet sınırlarını taşlarla çizmekle yetinmiyor; kimliklerin, aidiyetlerin ve bölgesel işbirliği tariflerinin en dip kapaklarını da söküyor.
Peki, bu büyük sarsıntıda bugün “tasfiye” dediğimiz aktörler gerçekten yok mu oluyor, yoksa kendilerini makyajlayıp yeni oyunun omurgasına mı yerleştiriyorlar?
PKK’nın Sessiz Çıkışı
12. Kongre’de flaş bir karar verildi: Silahlı mücadeleye son, örgütsel yapıya fesih… Bir anda Türkiye’nin iç dengelerini sarsan bu hamle, Ortadoğu’nun etnik haritasını da salladı.
Elindeki kalaşnikofları rafa kaldıran bir hareketin, diplomasinin kırlangıçlarına dönüşme çabası mı bu?
Yoksa zorunlu bir adaptasyon mu?
Kökten değişim hazzı yerine uysal dönüşüm stratejisi: PKK, uluslararası arenada “meşruiyet” kartını oynamak için eski kabuğunu kırıyor.
Riskmi, Fırsatmı ?
Milliyetçi cephelerde kaygılar artarken; demokratik siyaset zenginleşiyor, yeni ittifak kapıları aralanıyor.
Mezopotamya–Anadolu Koridoru: Düş mü, Gerçek mi?
Tarihin en karmaşık kavşaklarından birindeyiz.
Bir yanda enerji yatakları, diğer yanda lojistik yollar; bir yanda sınırlar, diğer yanda dayanışma…
Basra’dan Balkanlara uzanan bir refah ve güvenlik hattı kurmak mümkün mü?
Zengin petrol ve doğalgaz rezervleri, Anadolu’nun liman ve demiryollarıyla buluşabilir.
Serbest ticaret bölgeleri, yenilenebilir enerji santralleri ve fiber optik hatlarla entegre bir kuşak…
Devletler anlaştı diye bir şey tamamlanmaz; şehirler, STK’lar ve iş dünyası omuz omuza verirse gerçek olur.
Büyük Oyuncuların Gölgesinde
AB, istikrarlı enerji koridorlarına gözünü dikti.
ABD, İran’a alternatif işbirlikleri peşinde.
Çin, Kuşak ve Yol’un güvenliği için sabit hatlar arıyor.
Rusya, nüfuz alanını koruma telaşında.
Hepsi sahnede; perdenin arkasında ise bölgesel aktörler ve halklar.
Bu küresel güçler, masayı hem destek hem denge unsuru olarak kullanacak.
Ancak sözü en yüksek sesle duyuracak olan, sahadaki yerel işbirlikleri ve ortak projeler olacak.
Yeni düzenin omurgası, “şeffaflık”, “çoğulluk” ve “eşit temsil” ayakları üzerinde yükselmelidir.
Enerji gelirleri ve altyapı yatırımları hakkaniyetle dağıtılmalı.
Süreçlerine sivil toplum, yerel yönetimler ve akademi dahil edilmeli.
Hep birlikte kazanmanın formülü, herkesin masada söz hakkı olduğu zeminde yazılır.
Eski düzenin gölgeleri ister tarihin tozlu raflarında kalsın, ister makyajla tekrar sahneye çıksın…
Yeni dünya düzenini inşa edecek olan, ortak sözlerin konuştuğu bir vizyon olmalı.
Türk-Kürt ittifakı, sadece bölgesel bir proje olmayacak; insanlığa “bir arada yaşamanın” en canlı örneğini sunacak bir modeldir.
İşte o zaman, geçmişin ağırlığını geride bırakıp, yeni ufuklara yelken açmış oluruz.
Abdullah Cengiz / ENP
Yorumlar
Kalan Karakter: