Resmi savaş alanlarının dışında kalan, paramiliter grupların çatıştığı, istihbarat teşkilatlarının karşı karşıya geldiği; devletlerin doğrudan değil, dolaylı yollarla mücadele yürüttüğü alanlara en basit tanımıyla "gri bölge" denir.
Gri Bölge: Savaşın Gölgede Kalan Cephesi
Resmi savaş ilanlarının ötesinde, orduların değil gölgelerin savaştığı bir alandan söz ediyoruz. Paramiliter yapılar, istihbarat servisleri ve vekil aktörler... Hepsi, devletlerin doğrudan değil, dolaylı olarak çatıştığı bu "gri bölgede" mevzilenmiş durumda. Derin devletler, artık orduları değil; istihbarat ağlarını ve vekil aktörleri sahaya sürüyor. Clausewitz’in öğretileri dijital çağda yeniden yorumlanıyor:
"Gri bölge", kan akıtmadan yürütülen derin savaşların yeni zemini.
Clausewitz’in klasik tanımı bu yeni savaş alanında yankılanıyor:
“Savaş, siyasetin başka araçlarla devamıdır.”
Ancak artık silahlar kadar veri de bir savaş aracı. Ve gri bölge, kan dökmeden yürütülen en büyük savaşların zemini haline geldi.
Amerikan Devletinin Yeni Düşmanlarının doğuşu.
Kennedy döneminden sonra Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore, ABD derin devleti tarafından "Karanlık Dörtlü" olarak etiketlendi. Bu tanım, küresel stratejinin merkezine oturdu. Gizli operasyonların merkezi olan OSS (Stratejik Hizmetler Ofisi), zamanla evrilerek 1986’da USSOCOM’a (ABD Özel Operasyonlar Komutanlığı) dönüştü. Görünür ve görünmeyen cephelerde faaliyet yürüten bu yapı, yeni ABD'nin sessiz savaşçılarına dönüştü.
Gri Tehditler, Beyaz Cevaplar: ABD'nin Stratejik Açmazı
ABD'nin klasik caydırıcılık stratejisi gri bölgeye karşı kör kalıyor.
Çünkü bu yeni savaş alanında:
Tüfek değil bilgi kullanılıyor.
Tank değil ekonomi çarpışıyor.
Füze değil algı yönetimi hedef alınıyor. Ve en önemlisi insan faktörü tekrar sahada.
Rakipler, ABD’yi askeri sahada değil; ekonomik, enformasyonel ve psikolojik alanlarda zorluyor. Geleneksel güvenlik mimarisi, bu görünmez savaşı kavrayamıyor.
DOGE ve Musk: Makine Çağının Yanılgısı
Trump dönemiyle sahneye çıkan Elon Musk ve DOGE (Değişim için Dijital Operasyonlar Grubu), teknolojik ütopyalarla dolu bir hayalin peşinden gitti:
“Devleti şirket gibi yönetmek.”
Ancak kısa sürede fark ettiler:
ABD, sadece bir şirket değil.
Hükümetle devlet arasındaki farkı bilmeden yapılan tasarruf çağrıları ve verimlilik sloganları, CIA ve NSA gibi kurumlarda büyük çalkantılara neden oldu. Kongre’de DOGE’nin kesinti planları bile yasal zemin bulamadı.
İnsan Unsurunun İntikamı: Gölgeyi Ölçebilmek İçin Işık Gerekir
DOGE, teknolojiyi kutsadı. İnsan gücünü küçümsedi. Ancak CIA, makinenin dokunamadığı alanları yeniden hatırlattı:
İHA’lar görüntü alır ama duyguyu analiz edemez.
Uydular veri toplar ama sosyolojik bağlam kuramaz.
Algoritmalar harita çizer ama insana dokunamaz.
Bu yüzden UBIQUITOUS TECHNICAL SURVEILLANCE (UTS), UBIQUITOUS DATA COLLECTION (UDC) yetmez;
Yani teknik gözetimin ötesinde, insanın kendisine ulaşmak.
Züccaciye Dükkânındaki Fil: Kurumları Bozup Yenisini Koyamamak
DOGE, ilk iş olarak “insan kaynağını” budamaya başladı. Siyasi torpille kurumlara yerleşmiş, yalnızca İHA ekranı izlemekten başka yetkinliği olmayan birçok kişi bu kapsamda görevden alındı. Sırf bir senatörün yeğeni diye koltuklara yerleşen vasıflılardan insanlar bunalmıştı. Cumhuriyetçi kadrodan referans bulanmayan koltuktan kaldırıldı. Ancak, bu kişilerin yerine yenilerinin alınması, yada torpili olmayan lakin bu alana gerçekten bilen bireylerin hemen göreve getirilmesi gerekliliği göz ardı edildi.
Çünkü:
Sahaya inebilecek nitelikli yeni insan kaynağı oluşturulmadı.
Sahada bilmeyen, uzaktan dil öğrenin ve kervan yolda düzülür mantalitesi, personelin aptallığını ortaya çıkardı.
Yetişmiş uzmanların yerine yenileri konulmadı. Uzman diye sahadakileri siyaset çöplüğünün vasıfsızlarından öteye gidemedi.
Kurum içi dengeler gözetilmeden yapılan tasfiyeler, devlet refleksini zayıflattı.
Washington’da koltukta oturup, bilgisayar üzerinden Çin’i izleyebileceğini zanneden moronlar cabası.
Bu hatalar, sahadaki meşruiyeti hızla eritti.
Ve birleri buna dur dedi. Yani ABD liyakat düğmesine bastı.
Derin Devletin Son Sözü: İnsan İstihbaratına Geri Dönüş
Gerçek ABD –yani ordu ve istihbaratın derin omurgası– kararını çoktan verdi:
Teknoloji insana destek olur, ama asla onun yerini alamaz.
İnsan istihbaratı (HUMINT), her zaman teknolojiden üstün olacaktır.
Çünkü insan, bağ kurar.
Yorum yapar.
Yargılar.
Sahada direnç gösterir.
Gri bölgede nihai zafer, algoritmanın değil, insan aklının ve iradesinin olacaktır.
Sonuç olarak ABD derin bir temizlikte. Bu temizlikle birlikte liyakatin yeniden oluşturulması ve Aptalların koltuklardaki varlığı ile vasıflıların Yerilerin tekrar koyulması kavgası sürüyor. Bunu fırsat bilmeye çalışsa da birileri insanı insanla ikame etme temel programı devam edecek gibi görünüyor.
Ya nasip birilerinin başına.
Tolga Eşref Göktürk / ENP
Yorumlar
Kalan Karakter: