Son yıllarda savunma alanında yaşanan hızlı teknolojik gelişmeler, askeri dengeleri kökten değiştiriyor. Özellikle drone teknolojilerinin yaygınlaşması, denizden havaya, siber alandan kara operasyonlarına kadar tüm cephelerde yeni stratejiler ve taktikler doğuruyor. Bu gelişmeler, geleneksel savunma bütçeleri ve güç kıyaslamalarını da zorlaştırıyor.
İsrail’in EnforceAir2’sinden ABD’nin Otonom Deniz Dronlarına
İsrail’in yeni geliştirdiği EnforceAir2 karşı drone sistemi, düşman insansız hava araçlarını tespit edip ya kontrolünü ele geçiriyor ya da etkisiz hale getiriyor. Akdeniz’deki stratejik enerji altyapısını koruyan Saar sınıfı gemilerinde görev yapan bu teknoloji, Iron Dome’un yüksek maliyetine karşı daha ucuz ve pratik bir alternatif sunuyor. ABD ise DARPA aracılığıyla 250 tonluk otonom savaş gemileri geliştiriyor; bu deniz dronları keşiften saldırıya kadar çok çeşitli görevler üstleniyor ve başka merkezlerden uzaktan kontrol ediliyor. Bu yeni nesil teknolojiler, küçük ve ucuz insansız araçların savaşın şeklini nasıl değiştirdiğinin somut örnekleri.
Ukrayna’nın Drone Gücü ve Rusya’ya Karşı Savaşta Yeni Dönem
Ukrayna’nın milyonlarca drone üretip savaşta etkin şekilde kullanması, Rusya’nın Karadeniz’deki hakimiyetini kırdı ve tahıl koridorunun açık kalmasını sağladı. “Mother” gibi uzun menzilli dronlar hem hava hem deniz gücünü yeniden şekillendirirken, drone operatörlüğü özel askeri bir uzmanlık dalı haline geldi. Bu durum, gelecekte insansız savaş araçlarının savaşlarda kritik rol oynayacağını gösteriyor.
ABD-Çin Savunma Harcamaları: Rakamlar mı, Etkinlik mi?
2024’te dünya savunma harcamaları 2.46 trilyon dolara ulaşırken, ABD 916 milyar dolar ile ilk sırada yer aldı. Çin ise resmi olarak 296 milyar dolar harcarken, gerçek harcamanın 400 milyar doları bulabileceği tahmin ediliyor. Ancak bu karşılaştırma, iki ülkenin farklı ekonomik sistemleri, ücretler ve üretim maliyetleri nedeniyle yanıltıcı olabilir. Satın alma gücü paritesi (PPP) dikkate alındığında, Çin’in askeri harcamaları ABD’nin %70’i seviyesine yükseliyor.
ABD’nin yüksek teknolojiye dayalı ve uzun ömürlü donanımı halen üstün olsa da, Çin’in son on yılda savunma harcamalarını üç katına çıkarması ve düşük yerel maliyetleri, ileride dengeyi değiştirebilir. Ancak Çin’in artan yolsuzluk, nüfus azalması ve ekonomik zorlukları, bu ivmeyi kısıtlayabilir.
Güney Çin Denizi ve ABD Sahil Güvenliği’nin Zayıf Noktaları
Çin’in Güney Çin Denizi’nde deniz gücünü artırması, bölgedeki ülkeleri ve ABD’yi endişelendiriyor. Çin Sahil Güvenlik gemileri, askeri silahlar taşımasa da su topları ve yoğun baskı taktikleriyle bölgedeki hakimiyetini artırıyor. ABD Sahil Güvenliği ise 57 mm toplar ve hafif silahlarla sınırlı kalıyor. Caydırıcılık için 76 mm top ve gemi savar füzeleri gerekiyor ancak şu an yetersiz durumda. Bölgedeki kriz potansiyeli artarken, ABD’nin müttefikleri Güney Kore ve Japonya da donanmalarını büyütüyor.
Siber Savaş ve Kuzey Kore’nin Karmaşık Tehdidi
Kuzey Kore’nin siber savaş kapasitesi tartışmalı olsa da, düzenli saldırılar devam ediyor. Çin üzerinden bağlantı sağlamak, Kuzey Kore’nin izini gizliyor. Güney Kore gibi internete bağımlı ülkeler için bu tehdit ciddi. Siber güvenlik önlemlerindeki eksiklikler, Kuzey Kore ve bağlantılı hacker gruplarına kolaylık sağlıyor.
Tolga Eşref GÖKTÜRK / ENP
Yorumlar
Kalan Karakter: