Türkiye, Kuzey Yarım Küre'de Avrupa ve Asya kıtasını birbirine bağlayan bir köprü, İstanbul ve Çanakkale Boğazı ile Karadeniz'e açılan kapı ve yarımada olmakla birlikte, subtropikal iklimin hüküm sürdüğü, ev sahipliği yaptığı orman, dağ, bozkır, sulak alan, kıyı ve deniz ekosistemleri, bunların farklı biçimleri ve kombinasyonları ile biyolojik çeşitlilik bakımından küçük bir kıta karakterindedir (FAO). Yüzey alanı 780 043 km² olan ve 8 210 km kıyı şeridi bulunan Türkiye, Akdeniz, Avrupa-Sibirya ve İran-Turan biyo-coğrafi bölgeleri içinde olması sebebiyle dünyanın 5. zengin florası ve birçok bitkinin anavatanı konumundadır. Örneğin; Kahramanmaraş, Hatay ve Mardin üçgeni Zeytin ağacının (Olea oleaster) yabani formunun anavatanı sayılmakta ve günümüzden 6 bin yıl kadar önce Mezopotamya’da ıslah edildiği, 4 bin yıl önce de Anadolu’da kültür altına alındığı bilinmektedir. Sadece canlı çeşitliliğiyle değil Türkiye, “Bereketli Hilal” kabul edilen ve en önemli su kaynaklarından Fırat ile Dicle nehirlerini de için alan, eski çağlardan bugüne de pek çok medeniyetin kurulduğu, göç ettiği ya da da sahip olmak istediği bir coğrafyadır. Bu bilgiler ışığında günümüzde en önemli konulardan biri olarak ifade edebileceğimiz Buzan, Waever ve Wilde'nin ortaya attığı, doğal kaynaklarında güvenlik meselesi olması ile ilgili Kopenhag Okulunun “GÜVENLİKLEŞTİRME” düşüncesi olacaktır.
Son dönemde çok büyük tartışma konusu olan Zeytin (Olea europea L.), Oleaceae familyasından Olea cinsine ait, herdem yeşil, 2-10 m boylanabilen, sert çekirdekli, meyvesi tüketilen ağaç ya da ağaççıktır. 2 bin ya da 3 bin yıl yaşında olanları tespit edilmiş olsa da ortalama 200-300 yıl yaşamaktadır. Tipik bir Akdeniz İklimi meyvesi olması, ekonomik anlamda yetiştiriciliğinin yıllık sıcaklık ortalaması 15-20 °C dolaylarında ve yıllık yağış ortalaması 600 mm olan yerler ile 800 m geçmeyen rakımlar için uygun kılmaktadır. Toprak seçici olmadığı gibi çok fazla su isteği de bulunmamaktadır. Zeytinin, periyodisite göstermesi, andromonoik ve hermafrodit çiçekleri anemogam tozlanıp döllemesi sebebiyle %1-2 çiçeği ancak meyveye dönüşmektedir. Tozlanma ve Döllenme sırasında hava nispi neminin yükselmesi, havanın yağışlı olması ve sürekliliği, rüzgârın şiddetli ya da hiç olmaması, bir önceki yıl yapılan hasat sırasında meyve gözlerinin zararlanmış olması, hastalık ve zararlı varlığı da periyodisiteyi şiddetlendirmektedir. Anlaşılacağı üzere iklim önemli bir faktör olup meyvesi, tane yağ içeriği ve tane büyüklüğü farklılıkları ile yağlık veya sofralık olarak ayrılmaktadır ve zeytinyağı, hiçbir kimyasal işlem görmeden meyvenin preslenmesi ile elde edilmektedir. Asitlik derecesine göre sınıflandırma yapılmakta olan zeytin yağı çeşit özelliğine bağlı olarak da kendine has tad ve aromaya sahiptir. Kahvaltı sofralarından eksik olmayan, insan beslenmesinde de önemli bir yere sahip olan Zeytin başta E vitamini, A ve C vitaminlerin ede zengindir. Bitkisel protein bulunan, yağ içeren meyvesi fosfor, kükürt, kalsiyum, klor, demir, bakır, manganez gibi elementleri de ihtiva eder. Zeytin, yüzyıllardır barış ve adaletin simgesi olmakla birlikte bereketin, biliminin ve ritüellerin vazgeçilmezi, erdem ve bilgeliğin göstergesi, kralların, mitolojik tanrıların ve elbette pek çok kutsal kitabın bahsini ettiği önemli bir belirteç haline gelmiştir. İslam inancının kitabı olan Kuranda Tin 1. ayeti:
“Kasem olsun o Tîne ve o Zeytune”
Sözleri ile başlamaktadır. Zeytin ile ilgili en eski kayıtlar ise Hitit tabletlerinden deşifre edilen metinlerde yer alır ve adının gündüzden pek de farklı olmayan “zertum” olduğu bildirilmiştir. Ünar vd.’nin yapmış olduğu çalışmalarda Hitit Kralı’nın bağışladığı tarım arazisinde zeytin ağacı dikili olduğu, doğum, dua veya büyü ritüellerinde ve ekmek yapımında kullanıldığı, yapılan kazılarda bulunan küplerde ise şarap ya da zeytinyağı saklandığı aktarılmaktadır. Anadolu'nun en eski çağlarından yakın tarihe uzanan sürecinde Türkiye, bu barış ve adaletin simgesi olan zeytini, sınır komşumuz olan Suriye'de Esad Rejiminin siyasi baskıları artırması, hak ve özgürlükleri ihlali, işsizlik ve yoksulluğun önlenememesi gibi nedenlerle çıkan ve bastırılamayan halk ayaklanması sonrası yıllardır yuvası haline gelen PKK ve PYD/YPG'nin silahlı gücünün bir tehdit unsuru olduğu gerekçesi ile meşru müdafaa hakkını kullandığı “Zeytin Dalı Harekatı” ile gerçekleştirdiği askeri sınır ötesi operasyonlarının adı olarak kullanmıştır. Bu bağlamda da ilk kez Nuh'un Gemisine, beyaz bir güvercin ağzında taşıdığı zeytin dalı siyasi bir otorite ve yeniden doğuş olarak kabul görmektedir.
Zeytin hukuku açısından bakıldığında, tarihte zeytin ile ilgili yer alan hukuksal bilgi, ilk olarak Atina Anayasası'nda yer almıştır (Çimen, 2021). Tarihte bilinen ilk zeytin koruma kanununu, aristokrat sınıfa dahil olmayan, yedi bilgeden biri sayılan Solon (M.Ö 639-559) çıkarmıştır. Bu yasaya göre, her zeytinlikte, yılda ikiden fazla ağaç kesilmesine izin verilmemiştir. Dünya'da ilk zeytin ağacı koruma yasasını çıkaran Solon, zeytinyağı dışında tüm tarım ürünlerinin ihracını yasaklamıştır (Ünsal,
2021). Antik Yunan filozofu Aristoteles'in,
"Devlet malı veya özel mülkiyet farkı olmaksızın, zeytin ağacını kesen veya deviren herkes mahkemede yargılanacaktır. Eğer suçlu bulunurlarsa, idam edilmek suretiyle cezalandırılacaklardır. "
Sözü, zeytin ağacının tarihteki önemini yansıtmaktadır (Çimen, 2021). Romalı tüccarlar, zeytinyağı depolama ve dağıtım yöntemlerini geliştirip, Akdeniz zeytinyağı piyasasını oluşturmuşlardır (Ünsal, 2021). Tarih öncesinden yakın tarihimize döndüğümüzde ise genç Türkiye Cumhuriyeti 1927 yılında "Zeytincilik Kanunu Layihası" çıkarmıştır. 7 Şubat 1939 tarihli 4126 sayılı Resmî Gazete ‘de ilan edilerek yürürlüğe giren 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun yayınlanmıştır. Söz konusu kanununda
“14. Madde- Zeytinliklere deve ve keçi sokulması ve başı boş hayvan bırakılması ve otlama maksadile hayvan sokulması ve zeytin sahalarında ağıl yapılması yasaktır. Zeytinliklerde çift sürme veya nakliyatta kullanılan hayvanata i esnasında ağızlık takılması mecburidir. Bu hükme riayet etmeyenler belediye veya köy ihtiyar heyetleri, zabıta memurları ve zeytin bakım teşkilâtına dahil memurlar tarafından tutulan zabıt verakası üzerine be liradan altmı liraya kadar hafif para cezasına mahkûm edilirler. Bu hususta tutulan zabıt varakaları hilafı sabit oluncaya kadar muteberdir.
20.Madde- Zeytinlik içinde yağhane veya fabrika inşa eylemek, Ziraat Vekâletinden mezuniyet almağa mütevakkıftır. Aksi takdirde inşa olunan yağhane işlettirilemez.”
ibaresi yer almış aynı kanunun bu maddelerinde 28/2/1995-4086/3 md. ve 5md. Değişiklik ile
Madde 14 – Zeytinliklere her çeşit hayvan sokulması, yerleşim sahaları hariç, zeytin sahalarına en az bir kilometre yakınlıkta koyun ve keçi ağılı yapılması yasaktır.
Ancak çift sürme ve nakliyatta kullanılan hayvanlara ağızlık takılması şartıyla müsaade edilir.
(Değişik üçüncü fıkra: 23/1/2008-5728/97 md.) Bu hükme aykırı hareket edenler hakkında zarar görenin şikâyeti üzerine üç aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
Çiftçi mallarını korumakla yükümlü bulunanlarca düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.
Madde 20 – Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mâni olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır.
(Değişik ikinci fıkra: 23/1/2008-5728/99 md.) Zeytincilik sahaları daraltılamaz. Ancak, belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine
Alınması hâlinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik alanının %10’unu geçemez. Bu sahalardaki zeytin ağaçlarının sökülmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının fenni gerekçeye dayalı iznine tabidir. Bu iznin verilmesinde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı araştırma enstitülerinin ve mahallinde varsa ziraat odasının uygun görüşü alınır. Bu hâlde dahi kesin zaruret görülmeyen zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez. İzinsiz kesenler veya sökenlere ağaç başına altmış Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu Kanunun yayımından önce zeytinlik alanlarına ilişkin kesinleşmiş imar planları geçerlidir.”
Düzenlemeler yapılarak Kopenhag Okulunun “GÜVENLİKLEŞTİRME” düşüncesi gerçekleştirilmiştir. Ancak, 2011 yılında Çukurova Üniversitesi bünyesinde bulunan Zeytin Gen Bahçesinin sökülmesi ile başlayan Zeytin tartışmaları 5216 sayılı kanunda yapılan 6360 değişikliği ile 442 Sayılı Köy Kanunu'nun lağvedilmesi, 21 Ağustos 2017 tarihli ve 30187 sayılı Resmî Gazete ‘de yayımlanan Maden Yönetmeliğinin 115 inci maddesine;
“(4) Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla Genel Müdürlük tarafından belirlenen çalışma takvimi içerisinde zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir. Zeytin sahasının taşınmasının mümkün olmadığı durumlarda sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilmesi için madencilik faaliyeti yürütecek kişinin madencilik faaliyetleri bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini ve Tarım ve Orman Bakanlığınca uygun görülecek alanda dikim normlarına uygun, faaliyet yürütülecek saha ile eşdeğer büyüklükte zeytin bahçesi tesis edeceğini taahhüt etmesi zorunludur. Bu fıkra kapsamında zeytin sahasının taşınmasına ilişkin tüm masraflardan ve zeytin sahasının taşınmasından kaynaklanan tüm taleplerden madencilik faaliyeti yürütmesi yönünde lehine karar verilen kişi sorumludur. Bu fıkra kapsamında zeytin sahasının taşınmasına ilişkin usul ve esaslar Tarım ve Orman Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça, zeytin bahçesi tesis edilmesine ilişkin usul ve esaslar Tarım ve Orman Bakanlığınca belirlenir.”
İfadeleri eklenerek maden arama sahası ile ilgili tüm tartışmalara kapatılmıştır. Oysa günümüzde zeytincilik daha öncede bahsini ettiğim gibi özel iklim isteği nedeniyle dünyada, İspanya (%24,1), Tunus (%16,4), Fas (%11), İtalya (%9,8), Türkiye (%8,2), Yunanistan (%7,7), Suriye (%6,2) gibi Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde yapılabilmektedir. Halen dünya zeytin ağaç varlığının yaklaşık %93’ü bu ülkelerde olup 2022 FAO verilerine göre de 10,95 milyon hektar alanda, 21, 5 milyon ton dane zeytin üretimi yapılmıştır. Yine aynı yıla ait dane zeytin üretiminde ilk üçte yer alan Türkiye 3 milyon ton ile 3,9 milyon ton üretim yapan İspanya ve 3 milyon ton üretim yapan Yunanistan'dan sonra 3. sırada yer alırken dünya zeytinyağı rekoltesi 2, 5 milyon ton olarak gerçekleşmiş ve İspanya (% 25,9) `dan sonra Türkiye (% 14,8) ikinci sırada yer almıştır. Dünya 2022 yılı sofralık zeytin üretiminde ise 605 bin ton ve %20,1 pay ile birinci sıraya yerleşmiştir. Türkiye’nin dünya zeytinyağı ihracatında payı % 12,5 olup İspanya (% 30), Yunanistan (%17, 6) ve Tunus (% 16,1)’dan sonra 4. sırada ve dünyada sofralık zeytin ihracatında %25’lik pay ile 1. sırada yer almaktadır. Türkiye'de Ege Bölgesi üretimde %48 pay ile söz sahibi Aydın (%25) , İzmir (%14) ve Muğla (%9) illeri ile de öncü konumdadır. 80 kültür varyetesi ekonomik olarak üretilirken 320 bin aile işletmesi için gelir kaynağı olmayı sürdürmektedir.
Tüm bu veriler dikkate alındığında Türkiye jeopolitik yapısı çerçevesinde milli ve yerli ekonomisi için önemli bir yere sahip olan Zeytin, yerin altının üstünden daha öncelikli olmasını sağlayamamıştır. Tarih öncesinden günümüze sahip olduğu simgelerle güçlü varlığını korusa da ülkemizde durağan hale gelen Türk Tarımı ve tarıma dayalı sanayi için vazgeçilmezliğini koruyamamıştır.
Nilüfer Fatma Aydemir / ENP
Kaynaklar :
Ünar, Ş., & Ünar, A. (2021). HİTİT DÖNEMİ ANADOLU’SUNDA ZEYTİN AĞACI. Asya Studies, 5(16), 143-149.
https://doi.org/10.31455/asya.826003
Sakar, E., & Ünver, H. (2014). TÜRKİYE’DE ZEYTİN YETİŞTİRİCİLİĞİNİN DURUMU VE ÜLKEMİZDE YAPILAN BAZI SELEKSİYON VE ADAPTASYON ÇALIŞMALARI. Harran Tarım Ve Gıda Bilimleri Dergisi, 15(2), 19-25.
Dikmen Diriöz, E., & Alkan, A. K. B. (2023). ZEYTİN AĞACI: TARİHTEN GELEN ÖNEMİ IŞIĞINDA TÜRKİYE VE DÜNYA’DA KORUNMASININ ULUSLARARASI ÇEVRESEL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KAPSAMINDA ÖNEMİ. Bölgesel Araştırmalar Dergisi, 7(2), 545-569.
FAO. 2019. Türkiye’nin Biyoçeşitliliği: Genetik Kaynakların Sürdürülebilir Tarım ve Gıda Sistemlerine Katkısı. Ankara. 222 s. Licence: CC BY-NC-SA 3.0 IGO.
ÇİMEN, A. O. "ZEYTİN HUKUKU." Tarım Hukuku Derneği, (2021). https://www.tarimhukuku.org/wp-content/uploads/2021/10/Zeytin-Hukuku.pdf
ÜNSAL, A. (12. Baskı, 2021 - 1. Baskı, 2003). Ölmez Ağacın Peşinde Türkiye’de Zeytin ve Zeytinyağı, Yapı Kredi yayınları, İstanbul
TA-GEM, ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI, SEKTÖR POLİTİKA BELGESİ 2022-2026
https://www.fao.org
https://www.tarimorman.gov.tr
Yorumlar
Kalan Karakter: