Azerbaycan izlenimlerimi birkaç gündür yazıyor, gezi gözlemlerimi sizlerle paylaşıyorum. İlk dikkatimi çeken Azerbaycan şehirlerinin mimari estettik ile bezenmiş eski ve yeni yapıları oldu. Taş binaların karakteri, şehrin ruhu ve insanların yaşadıkları mekânla bütünleşmeler, inanın tam bir uyum içinde.
Taş binalar dile geliyor sanki. Her biri "Ben bu toprağın hafızasıyım!" diye size sesleniyor. Sokaklar, caddeler tertemiz. Yerlerde ne izmarit ne pet şişe ne de başka bir atık görmeniz neredeyse imkânsız.
Bu başarının sırrı, önce eğitim sonra ise ağır cezai yaptırımlarda gizli. Vandallık yok. Ağaçlar bakımlı ve kuru bir dal dahi göremiyorsunuz. Özellikle Bakü şehir merkezi ve etrafını çevreleyen bulvarlar, yürüyüş alanları ve parklar ile düzenlenmiş. Her biri peyzaj harikası. Şehrin silüetinde kadim tarihle modern mimarı kol kola girmiş; geçmişin vakarını, geleceğin vizyonuyla harmanlamış.
Bakü’nün denize nazır bulvarları, göğe uzanan palmiyelerle selam duran modern binalar arasında yürümek, insanın ruhunu dinlendiriyor. Her bir detayda bir plan, bir disiplin, bir kamu iradesi var. Bu başarı bir tesadüf değil; önce eğitim sonra da kararlılıkla uygulanan cezai müeyyidelerin sonucu.
Sanat, kültür ve tarih de şehirlerin görünmez omurgasını oluşturuyor. Müzeler birer hazine sandığı gibi. Heykeller, yalnızca taş değil; geçmişin izini bugüne taşıyan görsel metinler adeta.
Nizami Gencevi’nin, Fuzuli’nin, Hatai’nin dizeleri sadece kitaplarda değil; duvarlarda, meydanlarda, gönüllerde yaşıyor. Anıt heykeller Türk tarihinin önemli simalarını estetik görsellikle buluşturuyor. Ülkenin zenginliği adeta taşlardan fışkırıyor.
Petrol kuyularından gelen servetin halka yansıması, yalnızca ekonomik değil, estetik düzeyde de kendini gösteriyor. Elbette gelir dağılımı, sosyal eşitsizlik gibi başlıklar hâlâ tartışmaya açık. Lakin mesele şu: Zenginlik eğer bilinçle birleşmişse, işte o zaman millete refah, devlete güç olarak döner. Azerbaycan’ı anlamak için sadece Bakü’de yüksek katlı binalara bakmak yetmez. Taşlara yansıyan zenginliğin halka dönüşü nasıl ona biraz bakmak lazım.
Enerjiyle Şekillenen, Stratejiyle Büyüyen Bir Azerbaycan
Azerbaycan hızla gelişiyor ve değişiyor. Güney Kafkasya’nın Dubai’si. Bu durumu bağımsızlık sonrası yapısal dönüşüm açısından değerlendirmek gerekir. 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla bağımsızlığını yeniden ilan eden Azerbaycan Cumhuriyeti, ilk günden itibaren yalnızca siyasal değil, ekonomik olarak da kendi kararlarını alan, egemen bir yapı kurmaya çalıştı.
Merkezî planlamaya dayalı eski Sovyet ekonomik modeli terk edilerek, mülkiyet çeşitliliğini esas alan, piyasa ilkelerine dayalı bir ekonomik sistem inşa edilmeye başlandı. Bu süreçte hem hukuki altyapı geliştirildi hem de mülkiyetin yeniden dağılımına yönelik özelleştirme adımları atıldı. 1990’ların başında özel sektörün gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) içindeki payı %10’un altındayken, günümüzde bu oran %85 düzeyine ulaştı. Bu dönüşüm, ekonominin yapısal karakterinde ciddi bir değişimi temsil ediyor.
Enerji Sektörünün Temel Belirleyiciliği
Azerbaycan ekonomisinin son 30 yılına damga vuran temel unsur, hiç kuşkusuz hidrokarbon kaynakları olmuştur. Petrol ve doğalgaz sektörleri hem ekonomik büyümenin motor gücü hem de kamu gelirlerinin ana kaynağı konumunda. 2022 yılı itibarıyla ülkenin GSYH’sinin yaklaşık %47,8’i bu sektörden elde edilirken, ihracat gelirlerinin %92,5’i doğrudan petrol ve gaz satışlarına dayanıyordu.
Güney Gaz Koridoru (SGC) üzerinden Türkiye ve Avrupa’ya ulaştırılan doğalgaz, Azerbaycan’ın enerji diplomasisinde elini güçlendirirken, ülkenin enerji arz güvenliğinde stratejik bir aktör haline gelmesini de sağladı. 2022 yılında SGC üzerinden toplam 11,4 milyar metreküp gaz ihracatı gerçekleştirildi.
Gelir Dalgalanmaları ve Ekonomik Kırılganlık
Petrol ve doğalgaz sektörüne bağımlılığın doğal sonucu olarak, Azerbaycan ekonomisi küresel enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara açık hale geldi. Bu durum, kişi başına düşen GSYH rakamlarında da belirgin şekilde görülüyor. 2020 yılında kişi başına düşen GSYH 4.230 dolar olarak hesaplandı ve bir önceki yıla göre %11,98 oranında azaldı. 2021 yılında bu rakam %27,85 artışla 5.408 dolara yükseldi, 2022’de ise %43,69’luk artışla 7.771 dolara ulaştı. Ancak 2023 yılında bu değer %7,92 azalarak 7.155 dolar olarak gerçekleşti. Bu veriler, Azerbaycan ekonomisinin gelir düzeyinde istikrarsızlığa açık bir yapıya sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Stratejik Konum ve Orta Koridor ’un Önemi
Azerbaycan, sadece enerji kaynaklarıyla değil, aynı zamanda Avrasya’nın merkezinde yer alan stratejik konumuyla da öne çıkıyor. Çin’den Avrupa’ya uzanan Orta Koridor ‘un üzerinde bulunan ülke, küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bir dönemde transit ve lojistik değerini artırmış durumda.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından Kuzey Koridorunun riskli hale gelmesi, Azerbaycan üzerinden geçen rotayı daha cazip hale getirdi. Alat Limanı ve ona entegre Serbest Ticaret Bölgesi (FTZ), bu kapsamda Azerbaycan’ın bölgesel lojistik merkezi haline gelmesi yönünde önemli altyapı yatırımlarından biri olarak öne çıkıyor. FTZ’de kurulan özel yasal rejim, ihracata dayalı üretim için yatırımcı çekme amacı taşıyor. Halihazırda yedi firma burada faaliyet göstermeye başlamış durumda.
Yenilenebilir Enerjiye Geçiş ve Sürdürülebilirlik Hedefi
Enerji sektöründeki çeşitlendirme politikaları kapsamında Azerbaycan, yenilenebilir enerji yatırımlarına da önem vermeye başlamış durumda. Özellikle rüzgâr ve güneş enerjisi potansiyeli yüksek olan bölgelerde kurulu kapasitenin artırılması hedefleniyor. Hükümetin açıkladığı plana göre, 2030 yılına kadar 1.500 megavatlık yeni yenilenebilir enerji kapasitesi kurulması öngörülüyor. Bu yatırımlar sadece iç piyasa ihtiyacını karşılamak için değil, aynı zamanda gelecekte Avrupa’ya yeşil elektrik ve yeşil hidrojen ihracatı için altyapı hazırlığı olarak değerlendiriliyor.
Karabağ’ın Ekonomik Entegrasyonu ve İmar Süreci
Azerbaycan’ın 2020 yılında kontrolü yeniden sağladığı topraklarında kapsamlı bir yeniden imar süreci yürütülüyor. 2022 yılı içerisinde yalnızca bu bölgelerdeki elektrik, gaz, su, iletişim, yol, sağlık ve eğitim altyapısının yeniden inşası için 2,5 milyar dolarlık kamu kaynağı tahsis edildi. Aynı zamanda bu bölgelerin ekonomik kalkınmaya entegre edilmesi, tarım, enerji ve turizm yatırımlarının da buraya yönlendirilmesiyle destekleniyor. Bölgenin yeniden inşası, sadece fiziksel yapıların değil, sosyoekonomik bütünlüğün de tesisi anlamına geliyor.
Tarım, Turizm ve BİT: Yeni Sektörlerde Kapasite Gelişimi
Petrol ve gaz dışındaki sektörlerin geliştirilmesi yönünde özellikle tarım, turizm ve bilgi teknolojileri (BİT) alanlarına yatırımlar artırılıyor. Hükümet, fındık, pamuk, çay, tütün ve turunçgiller gibi stratejik ürünlerin üretimini artırmak amacıyla makineleşme ve tarım girdileri için büyük sübvansiyonlar sağlıyor.
Turizmde ise vize kolaylıkları, dijital başvuru süreçleri ve altyapı yatırımlarıyla ziyaretçi sayısının artırılması hedefleniyor. Özellikle ABD vatandaşlarının üç saat içinde online vize alabilmeleri, ülkenin erişilebilirliğini artıran bir uygulama olarak öne çıkıyor. Bilgi teknolojileri alanında kurulan yüksek teknoloji parkları, girişimciliği desteklemeyi ve katma değeri yüksek üretimi teşvik etmeyi amaçlıyor.
Yapısal Sorunlar ve Öncelikler
Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen Azerbaycan ekonomisinin karşı karşıya olduğu bazı yapısal sorunlar da varlığını sürdürüyor. Bankacılık sisteminin yetersiz derinliği, finansal hizmetlere erişimde yaşanan sıkıntılar, şeffaflık eksikliği ve jeopolitik riskler, yabancı yatırımcının kararlarında belirleyici olmaya devam ediyor. Bu sorunların aşılması için daha şeffaf ve öngörülebilir bir yatırım ortamının oluşturulması önem taşıyor. Ekonomik çeşitlendirme hedeflerinin başarısı, büyük ölçüde bu reform adımlarının hayata geçirilmesine bağlı.
Dengeli Gelişim Arayışında Bir Bölgesel Aktör
Azerbaycan, enerji kaynaklarının sağladığı ekonomik gücü, stratejik konum avantajıyla birleştirerek Avrasya’nın dikkat çeken ülkelerinden biri haline gelmiştir. Ancak bu yükselişin sürdürülebilir hale gelmesi, enerji dışı sektörlerdeki gelişmelerin hız kazanmasına, yenilenebilir enerji yatırımlarının sonuç vermesine ve bölgesel entegrasyonun başarıyla tamamlanmasına bağlıdır. Bu bağlamda Azerbaycan, sadece kaynak zengini bir ülke değil; aynı zamanda kendi ekonomik geleceğini yeniden tasarlamaya çalışan, kontrollü bir dönüşüm süreci yürüten bir aktör olarak değerlendirilebilir.
Hikmet Hacıyev: Ankara Bakü hattında bir devlet adamı portesi
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev, 29 Mayıs’ta Bakü’de düzenlenen medya buluşmasında gazetecilere bölgesel gelişmeleri analiz etti. Ankara'dan Bakü’ye geçmeden önce Azerbaycanlı bir dostumla programı değerlendirirken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev’le görüşecek olmamızı çok önemsemiş, bu isme dikkat et, Azerbaycan devlet yönetiminde kilit isim demişti.
Kendisini dinledikten sonra devlet aklının nasıl ete kemiğe büründüğünü görmüş oldum. Belki fazlası var eksiği yok. Diplomasi dilini çok iyi kullanıyor. En çetrefilli konuları dahi tereyağından kıl çeker gibi ikna edici bir açıklığa kavuşturuyor. Temasları sadece Türkiye ile sınırlı değil. İranlı ve İsrailli yetkililerle görüşüyor. Kamu diplomasisini çok iyi yürütüyor. İsrail ve Türkiye arasındaki görüşmelere ev sahipliği yapıyor.
Türkiye'nin bu süreçteki rolünü "kardeşlik" ilişkisiyle tanımlayan Hacıyev, Azerbaycan’ın Türkiye’ye yaptığı yatırımların 20 milyar doları aştığını ayrıca Azerbaycan’ın İsrail ile olan ilişkilerinin medyada yanlış aktarıldığını, bu ilişkilerin stratejik ve ekonomik çerçevede yürütüldüğünü, ancak Azerbaycan’ın her zaman Filistin halkının yanında olduğunu, Suriye ve bölgesel istikrar konularında Türkiye ile tam uyum içinde hareket ettiklerini belirtiyor.
Hikmet Hacıyev: Azerbaycan Diplomasisinin Yükselen Yıldızı
Modern Azerbaycan dış politikasının en etkili isimlerinden biri olan Hikmet Hacıyev, ülkenin diplomatik ilişkilerinin kurulması, güçlendirilmesi ve geliştirilmesinde kilit bir rol üstlenmiştir. Profesyonelliği, analitik düşünme yeteneği ve ilkeli duruşuyla dikkat çeken Hacıyev, sadece Azerbaycan’ın değil, bölgenin istikrarı açısından da önemli bir aktör konumundadır. Onun liderliğinde yürütülen diplomatik hamleler, Azerbaycan’ın uluslararası alandaki konumunu pekiştirmiş, barış ve istikrara katkı sağlayan çok taraflı girişimlerle taçlanmıştır.
Hikmet Hacıyev, Dışişleri Bakanlığı’ndaki birikimi ve sahadaki başarısıyla Cumhurbaşkanlığı İdaresi’nde en kritik görevlerden birine yükseldi. Dış Politika İşleri Dairesi Başkanı olarak sadece devlet başkanının protokol programlarını değil, Azerbaycan’ın diplomasi rotasını da şekillendirdi. Yabancı ülkelerle ilişkilerde profesyonel bir eşgüdüm sağlayarak stratejik ortaklıkların güçlenmesine katkı sundu. Uluslararası zirvelerde ve konferanslarda Cumhurbaşkanı’na eşlik ederek ülkenin tezlerini güçlü bir şekilde savundu.
Bu süreçte Hacıyev’in adı, Azerbaycan’ın uluslararası itibarını artıran diplomatik hamlelerle anılmaya başlandı. Bölgesel iş birliği platformlarında daha aktif bir duruş sergilenmesini sağladı. Azerbaycan’ın uluslararası örgütlerde görünürlüğünü artırdı, küresel sahada diplomatik başarıların arkasındaki isimlerden biri oldu.
Diplomasi anlayışında bağımsızlık, denge ve çok yönlülük temel prensipler. Ulusal çıkarları korurken uluslararası hukuka bağlılıktan taviz vermeyen bir çizgide ilerliyor. Diplomasiye sadece kapalı kapılar ardında değil, kamuoyu önünde de yön veren Hacıyev, kamu diplomasisinin önemini sıkça vurguluyor. Onun yaklaşımı, Azerbaycan’ı yalnızca bölgesel bir aktör değil, aynı zamanda küresel düzeyde güvenilir ve barış yanlısı bir ortak olarak konumlandırmayı hedefliyor.
Hikmet Hacıyev ve NATO Tecrübesi Üzerinden Bir Değerlendirme
Azerbaycan dış politikasında son yıllarda ön plana çıkan isimlerden biri olan Hikmet Hacıyev, yalnızca bir bürokrat ya da diplomat değil; aynı zamanda devletin güvenlik ve dış politika mimarisinde etkili bir stratejik aktör olarak konumlanmaktadır. Sahip olduğu uluslararası eğitim altyapısı, NATO bünyesindeki deneyimi ve kurumlar arası koordinasyondaki başarısı, onu yalnızca Bakü'nün değil, bölgesel güç dengelerinin de dikkate aldığı bir figür haline getirmiştir. Hacıyev ’in kariyeri, Azerbaycan’ın Batı ile kurduğu çok boyutlu ilişki ağının içinde özellikle NATO ile olan temaslarında belirleyici bir rol üstlendiğini açıkça ortaya koymaktadır.
1979 Gence doğumlu olan Hikmet Hacıyev ‘in diplomatik kariyeri, klasik bir dışişleri bürokratının ötesinde, askerî-stratejik müktesebatla örülü bir yol haritası sunuyor. Bakü Devlet Üniversitesi’nde aldığı hukuk ve uluslararası ilişkiler eğitiminin ardından, NATO Savunma Koleji ile George C. Marshall Güvenlik Araştırmaları Merkezi gibi Batı’nın en seçkin güvenlik akademilerinde eğitim görmesi, onu sadece bir diplomat değil aynı zamanda stratejik güvenlik aklına sahip bir teknokrat haline getiriyor. Ayrıca Université libre de Bruxelles’de aldığı yüksek lisans da Avrupa diplomasisinin merkezinden doğrudan bilgi edinmesine olanak tanımıştır.
2000 yılından itibaren Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı bünyesinde görev alan Hacıyev, özellikle Azerbaycan’ın NATO ile kurduğu temasta kritik roller üstlendi. Azerbaycan’ın NATO ile tam üyelik değil ama aktif iş birliği zemininde yürüttüğü “Barış İçin Ortaklık (PfP)” programı çerçevesindeki faaliyetlerinde teknik eşgüdüm ve temsil düzeyinde etkin oldu. Azerbaycan’ın NATO temsilciliğinde çalışması, sadece kurumsal bilgiye değil, aynı zamanda NATO içindeki karar alma süreçlerine dair saha tecrübesi edinmesini sağladı. Bu durum, ilerleyen yıllarda Cumhurbaşkanlığı düzeyinde dış politikayı yönlendirirken NATO’nun diliyle konuşabilen bir aktör olarak Hacıyev’in önünü açtı.
Azerbaycan gibi, bir yandan Rusya’yla dengeli ilişkiler kurarken öte yandan Batı güvenlik mimarisiyle uyumlu hareket etmeye çalışan bir devletin dış politika mimarisinde NATO tecrübesi kritik önemdedir. Bu bağlamda Hacıyev’in görev yaptığı dönemde, Azerbaycan’ın NATO tatbikatlarına katılımı, Afganistan misyonuna desteği ve enerji güvenliği konularında NATO’yla kurduğu teknik iş birliği hattı büyük ölçüde onun katkısıyla şekillendi.
2014–2018 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı Basın Servisi Başkanlığı görevinde ise, sadece kurumsal temsil değil, kamu diplomasisi üzerinden NATO ve Batı dünyasına yönelik mesajların da kodlarını kaleme alan bir figür olarak öne çıktı. O dönemde Karabağ meselesi başta olmak üzere Azerbaycan'ın güvenlik önceliklerini uluslararası kamuoyuna anlatırken, NATO terminolojisini iyi bilen bir isim olması büyük avantaj sağladı.
Cumhurbaşkanlığı İdaresi’ndeki yükselişiyle birlikte ise bu tecrübe daha stratejik bir forma büründü. NATO ile Azerbaycan arasındaki iş birliğinin sadece savunma değil, diplomasi ve enerji güvenliği başlıklarında da derinleşmesini sağlayan arka plan aklın mimarlarından biri oldu.
Kısacası, Hikmet Hacıyev’in NATO geçmişi, onun sadece bir dışişleri kariyeristi değil, aynı zamanda Azerbaycan’ın Batı’yla kurduğu güvenlik mimarisinin sahada ve masada oluşan enformel temsilcisi olduğunu göstermektedir. Bu yönüyle, Azerbaycan dış politikasında Batı’ya bakan pencerenin ardındaki stratejik akıl, hiç kuşkusuz Hacıyev’dir.
Cihanşümul Kadim Türk Devlet aklı Turan coğrafyasını yeniden ayağa kaldırıyor.
Ömür Çelikdönmez / ENP
Gerekçeli Kaynakça
https://qebulol.az/hikmet-haciyev/
https://president.az/az/articles/view/50474
https://president.az/az/articles/view/30857
https://files.preslib.az/projects/azerbaijan/gl4.pdf
https://az.trend.az/azerbaijan/politics/2313827.html
https://gfmag.com/country/azerbaijan-gdp-country-report/
https://emerging-europe.com/analysis/economy-in-focus-azerbaijan-2/
https://www.trade.gov/country-commercial-guides/azerbaijan-market-overview
https://www.macrotrends.net/global-metrics/countries/aze/azerbaijan/gdp-per-capita
https://ereforms.gov.az/files/review/pdf/az/10f9818b000488fa344a02e238e75d08.pdf
https://www.kgk.org.tr/kgk-heyetiyle-bulusan-haciyev-ermenistan-halkiyla-kalici-baris-istiyoruz/
https://www.haberler.com/soguk-haber/hikmet-haciyev-kimdir-nereli-kac-yasinda-13652708-haberi/
https://www.mfa.gov.tr/sayin-bakanimizin-azerbaycan-dis-politikadan-sorumlu-cumhurbaskani-yardimcisi-hikmet-haciyev-ile-gorusmesi-25-02-2025.tr.mfa
Yorumlar
Kalan Karakter: