Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın 20 Haziran’da Ankara’ya yapması beklenen ziyaret, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yeni bir dönemi başlatabilir. Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yemin törenine katılmak amacıyla Türkiye’yi ziyaret eden Paşinyan’ın bu seferki gelişi, sembolik protokol sınırlarını aşan, doğrudan bölgesel gerçekliğe temas eden bir içerik taşıyor.
Ziyaretin gündeminde sadece ikili ilişkiler değil, aynı zamanda Ermenistan- Azerbaycan barış süreci ve Trans Kafkasya’da istikrar arayışları gibi bölgesel konular da yer alıyor. Bu temas, Ermenistan’ın dış politikada yaşadığı sıkışmanın bir yansıması olarak da okunabilir.
Moskova ile gerilen ilişkiler ve Batı’ya açılma arayışı
Erivan ile Moskova arasındaki ilişkiler uzun süredir inişli çıkışlı ve gerilimli bir seyir izliyor. Özellikle 2020 Karabağ savaşları sonrasında Rusya’nın, Ermenistan’ın beklediği seviyede güvenlik ve askeri destek sağlayamaması, Erivan’da hayal kırıklığı yarattı.
Bu durum, Rusya’nın bölgedeki nüfuzunun sorgulanmasına ve Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün (KGAÖ) etkinliğinin önemli ölçüde azalmasına neden oldu. KGAÖ, Sovyet sonrası bölgesel güvenlik mimarisinin temel taşı olmasına rağmen, son dönemde yaşanan gelişmeler örgütün gücünü ve etkinliğini önemli ölçüde zayıflattı.
Ermenistan ise bu boşluğu doldurmak ve alternatif destek kaynakları yaratmak amacıyla Batı ile daha yakın ilişkiler kurma çabalarına hız verdi. Ancak Moskova, bu Batı’ya yönelme stratejisini kendi bölgesel çıkarlarına yönelik bir tehdit olarak algılıyor ve Erivan’ın bu adımlarına açık bir hoşnutsuzlukla yaklaşıyor. Bu durum, iki ülke arasındaki siyasi ve diplomatik gerilimin temel nedenlerinden biri olarak ön plana çıkıyor.
Batı’nın yetersiz desteği ve Türkiye’nin yükselen rolü
Ancak ABD ve Avrupa Birliği’ne yönelen Paşinyan yönetimi, bu yeni rotadan da henüz güvenlik ve ekonomik anlamda tatmin edici sonuçlar elde edebilmiş değil. Batı’dan gelen destek sembolik düzeyde kalıyor; bölgesel güvenlik denkleminde ise sahada karşılığı olan tek güç, halen Azerbaycan ve Türkiye olarak öne çıkıyor.
Bu iki devlettin bir millet bir ordu yapılanmasını tamamlamak üzere oluşu, sadece Ermenistan’ı değil, şimdiye kadar Ermeni kamuoyunu ve muhalefetini provoke eden başta Fransa olmak üzere, diasporanın güçlü olduğu diğer küresel ve bölgesel güç odaklarını da endişelendiriyor. Korkunun ecele faydası yok!
Kalıcı barış İçin Türkiye’nin ön koşulları
Bu şartlar altında Ankara’nın rolü giderek daha merkezi bir konuma oturuyor. Neden mi? Çünkü Türkiye, uzun süredir Güney Kafkasya’da barışın ve iş birliğinin tesisi için hem diplomatik hem de ekonomik düzeyde yoğun çaba sarf ediyor.
Ankara, yalnızca Ermenistan ile değil; Azerbaycan, Gürcistan ve dolaylı olarak İran ve Rusya’yla da dengeli ilişkiler kurarak bölgesel istikrarı önceleyen çok yönlü sürdürülebilir bir dış politika yürütüyor. Bu çabanın temel şartı ise net: Erivan’ın, Bakü ile kalıcı bir barış anlaşması imzalaması.
Türkiye’nin vizyonu, yalnızca hudut kapılarının açılmasıyla sınırlı değil; bölgesel ulaştırma ağlarının entegrasyonu, enerji hatlarının güvenli geçişi ve Orta Koridor ’un etkin bir şekilde işlemesi gibi stratejik hedefleri de içeriyor.
Zengezur Koridorundan TANAP’a kadar pek çok altyapı projesi, Güney Kafkasya’da istikrarın sağlanmasına doğrudan bağlı. Bu nedenle Ankara, barış sürecini yalnızca siyasi değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma ve enerji güvenliği açısından da bir kaldıraç olarak görüyor. Bu da bölgedeki diğer aktörler için de kazan kazan anlamında.
Azerbaycan’ın talepleri ve Erivan’ın tereddüttü
Azerbaycan’ın talepleri oldukça açık ve nettir: Ermenistan’ın Anayasasında yer alan toprak iddialarının kaldırılması ve uzun süredir çözüm üretemeyen, artık işlevini yitirmiş AGİT Minsk Grubu’nun referans alındığı statükocu yaklaşımlardan vazgeçilmesi. Bu talepler, bölgede kalıcı barışın sağlanması için olmazsa olmaz koşullar olarak öne çıkıyor.
Ancak Erivan tarafı, bu talepler karşısında hala kararsız ve belirsiz bir tutum sergiliyor; zaman zaman süreci oyalayan politikalar izleyerek barışın önünü tıkıyor. Bu nedenle, kalıcı barışın gecikmesinin en büyük sorumlusu olarak Ermenistan gösteriliyor. Bu durum, sadece iki ülke ilişkilerini değil, bölgesel istikrarı da doğrudan etkiliyor. Ermenistan’ın bu kararsız pozisyonu, barış umutlarını zayıflatıyor ve Güney Kafkasya’da uzun vadeli istikrar için somut ve net adımların atılmasını zorunlu kılıyor.
Paşinyan’ın Ankara’daki temaslarında bu konular açık biçimde gündeme gelecektir. Türkiye’nin diplomatik dili her ne kadar yumuşak olsa da, Ankara’nın Bakü ile tam uyum içinde hareket ettiğini bilen Erivan, bu ziyaretin bir "mesajlaşma" değil, "netleşme" zemini olduğunu görmek zorunda
İkircikli politika ve barış sürecinin gecikmesi
Paşinyan yönetimi, dışarıya yönelik barışçıl açıklamalar yaparak süreci ilerletme niyetinde olduğunu gösterse de Erivan’daki bazı siyasi çevrelerin aşırı ve gerçekçi olmayan taleplerine karşı sessiz kalıyor veya bu talepleri görmezden geliyor.
Bu maksimalist söylemler, özellikle Karabağ ve toprak konularında sert pozisyonlar alınmasını içeriyor ve yönetimin elini bağlayarak uzlaşma zemininin oluşmasını zorlaştırıyor. Maksimalist söylem taleplerin veya beklentilerin gerçekçi sınırların çok ötesinde, aşırı ve uzlaşmaya kapalı şekilde ortaya konması olunca , süreç zora giriyor.
Böylece, Paşinyan’ın barış mesajları ile Erivan’daki gerçek siyasi dinamikler arasında ciddi bir uyumsuzluk ortaya çıkıyor. Bu ikircikli tutum, bölgedeki kalıcı barış umutlarını her seferinde erteleyen ve süreci tıkayan temel etkenlerden biri haline gelmiş durumda.
İran Faktörü: bölgesel güvenlikte yeni gerilim hatları
Ziyaretin arka planında İran faktörü de göz ardı edilemez. Son haftalarda İsrail ile İran arasında yaşanan askeri gerilim, Trans Kafkasya’nın da güvenliğini doğrudan etkiliyor. İran, Azerbaycan’ın İsrail ile yakın ilişkilerinden rahatsızken, bu gerilim hattının Ermenistan üzerinden dolaylı yansımaları olabilir. Bununla birlikte Ermenistan ile İsrail arasında doğrudan bir düşmanlık ya da sistematik bir çatışma yoktur. Her iki ülke birbirini tanımakta ve diplomatik ilişkilerini sürdürmektedir.
2020 Karabağ Savaşı sırasında İsrail’in Azerbaycan’a sağladığı askeri destek Ermenistan’da tepki yaratmışsa da bu durum diplomatik ilişki kopuşuna yol açmamıştır. Aynı şekilde, Ermenistan ile İran arasında gelişen ilişkiler, İsrail karşıtı bir blok kurulduğu anlamına gelmez. İran ile Ermenistan arasındaki yakınlaşma, daha çok ekonomik, enerji ve transit hatları çerçevesinde şekillenmektedir.
Dolayısıyla Paşinyan’ın Türkiye’ye yapacağı bu ziyaret, sadece iki ülke arasındaki ikili ilişkileri değil, aynı zamanda Güney Kafkasya’daki güç dengelerini yeniden tanımlayabilecek potansiyele sahip.
Erdoğan ve Paşinyan’ın görüşmesi, barış sürecine ivme kazandırabilir; ancak bunun ön şartı, Erivan’ın artık kararsız ve çelişkili dış politikadan vazgeçmesi, bölge ülkeleriyle gerçekçi ve kalıcı ilişkiler kurmaya yönelmesidir.
Türkiye, bölge barışı için elini taşın altına koymaya hazır; fakat bunun tek taraflı bir irade beyanıyla gerçekleşmesi mümkün gözükmüyor. Paşinyan’ın Türkiye ziyareti yalnızca Ankara-Erivan ilişkilerini değil; bölgesel reel politik aktörler olan Azerbaycan, İran ve Rusya ile Ermenistan arasındaki ilişki ağlarını da doğrudan ilgilendiriyor.
Erivan’da muhalefet ve diasporanın tepkileri
Paşinyan’ın Ankara ziyareti, yalnızca uluslararası çevrelerde değil, Ermenistan’ın kendi içinde ve diaspora toplumlarında da yankı uyandırmış durumda. Özellikle Erivan’daki muhalefet partileri, bu ziyareti Türkiye’ye taviz olarak yorumluyor.
Paşinyan’ın “ön koşulsuz normalleşme” politikasına karşı çıkan bu kesimler, Karabağ sonrası yaşanan yenilginin hesabının sorulmadığını, aksine bu ziyaretle adeta meşrulaştırıldığını öne sürüyor.
Milliyetçi eğilimli muhalefet, Türkiye ile ilişkilerin iyileştirilmesini tamamen Azerbaycan’la bir anlaşmaya bağlayarak, bu sürecin ancak Karabağ’daki Ermeni halkının haklarının garanti altına alınmasıyla anlamlı olacağını savunuyor. Bu nedenle Paşinyan’ın Ankara’ya eli boş gitmesini “ulusal onura aykırı bir adım olarak değerlendiriyorlar.
Benzer bir tepki, diaspora Ermenileri arasında da gözlemleniyor. Özellikle Fransa, ABD ve Lübnan’daki etkin Ermeni diasporası, Türkiye ile normalleşme çabalarına mesafeli yaklaşıyor. 1915 olaylarının uluslararası alanda tanınması ve Türkiye’nin tarihî sorumluluk üstlenmesi gerektiği yönündeki talepler, diasporanın temel önceliğini oluşturuyor.
Bu nedenle, diasporanın bazı temsilcileri Paşinyan’ın Türkiye ile diyaloğunu, “geçmişten vazgeçme” olarak görüyor. Ancak daha pragmatik bir kesim, bölgesel barışın, uzun vadeli çıkarlar için gerekli olduğunu, Ermenistan’ın izolasyondan çıkmasının diasporayla bağlarını da güçlendireceğini savunuyor. Bu iç bölünmüşlük, Paşinyan’ın manevra alanını daraltırken, ziyareti hem iç politikada hem de diasporada ciddi bir sınav haline getiriyor.
Tahran’ın gölgesi: koridorlar, kırmızı çizgiler ve İsrail kaygısı
İran, Güney Kafkasya’da dengelerin değişmesinden ciddi şekilde rahatsız. Özellikle Türkiye ile Azerbaycan’ın Zengezur Koridoru üzerinden kurmak istediği doğrudan bağlantı hattı, Tahran tarafından "jeopolitik kuşatma" olarak okunuyor.
Paşinyan’ın Türkiye ziyaretini, İran tarafı dikkatle ve temkinle izleyecek. Her ne kadar Erivan ile Tahran arasında sıcak ekonomik ilişkiler sürse de, Ermenistan’ın Ankara ve Bakü ile normalleşmesi, İran açısından endişe verici bir “yalnızlaşma” anlamına gelebilir.
İran ayrıca, İsrail-Azerbaycan iş birliğinden dolayı Bakü’ye güven duymuyor. Bu güvensizlik, zaman zaman Ermenistan’ı stratejik bir tampon ülke olarak yüceltmesine neden oluyor. Ancak Ermenistan, İran’ın bölgesel çıkarları adına Türkiye ile ilişkilerini feda edemez. Çünkü enerji, ulaşım ve siyasi izolasyonun aşılması, sadece Tahran ile değil, Ankara ile de yapıcı ilişkiler gerektiriyor.
Moskova’nın sessiz tepkisi: Paşinyan’a güvensizlik sürüyor
Karabağ Savaşı sonrası Rusya, Güney Kafkasya’daki otoritesinin zayıfladığını değerlendirmekte ve bu durumun baş sorumlusu olarak Paşinyan’ı görmekte. Moskova bu hususta haksızda sayılmaz.
Nitekim Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) uzaklaşmaya çalışan, Batı’ya yakınlaşan ve şimdi de Türkiye ile diplomatik temaslarını artıran bir Erivan, Kremlin açısından sadakatini yitirmiş bir müttefik görüntüsü veriyor.
Her ne kadar Rusya, Türkiye ile Suriye, Libya ve Ukrayna gibi sahalarda olduğu gibi Güney Kafkasya’da da bir tür "rekabetli iş birliği" politikası yürütse de Ermenistan’ın Ankara’ya yaklaşması Moskova tarafından stratejik bir kayıp olarak algılanacaktır. Paşinyan’ın Ankara ziyareti sonrasında Kremlin’den gelen açıklamalar bu nedenle dikkatle izlenmelidir.
Moskova şu aşamada açık bir tepki vermese de enerji politikaları, ticaret akışları ve bölgesel güvenlik meselelerinde Ermenistan’ı dolaylı yoldan sıkıştırabilecek pek çok araca sahiptir.
Türkiye açısından fırsat penceresi
Ankara açısından bu ziyaret, yalnızca bir yumuşama adımı değil, aynı zamanda bölgesel barışı inşa etme fırsatıdır. Türkiye, Bakü’nün hassasiyetlerini gözeterek Erivan’la bir normalleşme hattı kurmak istiyor.
Bu çerçevede: ticaret yollarının açılması, Türkiye-Ermenistan sınır kapılarının yeniden faaliyete geçmesi, Ortak ekonomik projelere zemin hazırlanması, Ermenistan’ın bölgesel dış politikada daha yapıcı bir aktöre dönüşmesi gibi adımlar, masada olan beklentiler arasında.
Ancak Türkiye’nin bu sürece yatırım yapabilmesi için, Paşinyan hükümetinin iç siyasal muhalefeti de göze alarak bazı anayasal ve stratejik değişikliklere gitmesi gerekiyor. Aksi halde bu ziyaret, bir "fırsat penceresi" olmaktan çıkıp, "kaçırılmış bir ihtimal" olarak tarihe geçebilir.
Ömür Çelikdönmez / ENP
Gerekçeli Kaynakça
https://news.am/
https://news.am/eng/news/883050.html
https://news.am/rus/news/887755.html
https://armenpress.am/en/article/1222229
https://news.milli.az/world/1282330.html
https://armeniatoday.am/politics-ru/909201/
https://oxu.az/dunya/kiv-pasinyan-turkiyeye-gedir
https://alphanews.am/nikol-pashinyany-meknelou-e-ankara-han/
https://apa.az/mdb-olkeleri/pasinyan-turkiyeye-gedir-904219
https://dzen.ru/news/story/df284742-a8ea-5f7a-964e-28d3bb8b1963?utm_referrer
https://mediatv.az/dunya/126034-pasinyan-gelen-hefte-turkiyeye-gedecek.html
https://caliber.az/en/post/armenian-pm-plans-visit-to-turkiye-for-high-level-talks-on-regional-peace
https://am.sputniknews.ru/20250612/pashinyan-otpravitsya-v-ankaru-dlya-vstrechi-s-erdoganom--smi-90034568.html
https://paytaxt.org/politics/2638-pashinyani-turkiyeye-aparan-ilginc-sebeb-ermenistan-da-horumchek-toruna-dushe-biler-eger.html
Yorumlar
Kalan Karakter: