İran'da rejim değişikliği tartışmaları, uzun süredir entelektüel çevrelerin ve muhalif diasporanın gündeminde olsa da, son dönemde İsrail ile yaşanan gerilim ve bölgesel savaş ihtimali bu süreci daha görünür hale getirdi.
Hamaney’in sağlık durumu, artan iç toplumsal huzursuzluk ve dış müdahale tehditleri, İran rejiminin istikrarını ciddi biçimde sarsıyor.
Bu koşullarda, dini liderlik kurumunun değişmesi, rejimin yapısal dönüşümünün ilk adımı olarak görülüyor.
Ancak bu değişimin yönü, yani “neye evrileceği”, hâlâ belirsiz.
Batı destekli bazı çevrelerde, devrik Şah Rıza Pehlevi’nin oğlu Rıza Pehlevi’nin yeniden sahneye çıkabileceği beklentisi canlı tutuluyor.
Pehlevi, medya ve sosyal ağlar aracılığıyla özellikle yurt dışındaki İranlılar nezdinde popülerlik kazanmaya çalışıyor.
Ancak İran’daki geniş halk kesimlerinin bu tür monarşik bir restorasyona sıcak bakmadığı biliniyor. İran’daki genç kuşak, Şah dönemine nostaljik değil; özgürlük, laiklik ve ekonomik refah talebiyle hareket ediyor.
Bu da Pehlevi’nin dönüş iddiasını, sembolik bir propaganda aracı olmaktan öteye taşıyamıyor.
Kaçar Hanedanı mensubu Babek Mirza’nın çıkışı da benzer şekilde sembolik düzeyde.
Almanya’da yaşayan bir iş insanı olan Mirza, köken vurgusu yaparak tarihsel meşruiyet inşa etmeye çalışsa da, İran halkı nezdinde Kaçar dönemi de otoriterlik ve dışa bağımlılıkla anılıyor.
Mirza’nın Tekirdağlı Türk kökenli eşi ise bu girişime Türkiye üzerinden bir “Türk dostluğu” algısı kazandırma çabasının parçası gibi okunabilir.
Ancak gerek Pehlevi gerek Kaçar hanedanlarının bugünkü İran’daki karşılığı, reel politikada zayıf ve nostaljiktir.
İran’da gerçek dönüşüm, yalnızca rejimin başını değil, sistemin tamamını tartışmaya açacak bir halk hareketiyle mümkündür.
Dışarıdan dayatılan monarşik formüller, iç dinamiklere hitap edemediği sürece zemin bulamaz.
Yeni dönemin belirleyicisi, halkın talepleriyle dış aktörlerin stratejik hesapları arasında şekillenecektir.
İran’da artık ne Pehlevi ne Kaçar hayali, sokaktaki gençlerin rüyasını süslemiyor.
Halk geleceği geçmişin gölgesinde değil, özgürlük ve ekonomik refah talepleri ekseninde şekillendirmek istiyor.
Kaçar Hanedanı İran’da yeniden iktidar olur mu?
1794-1925 yılları arasında İran’da hüküm süren Türk kökenli Kaçar Hanedanı’nın beşinci nesil mensubu olduğunu iddia eden iş insanı Babek Mirza Kaçar, 11 Haziran 1970 tarihinde Almanya’nın başkenti Berlin’de doğmuştur.
Resmi adı Babek Peter Padar olan Mirza, hanedanın son şahı Ahmed Şah Kaçar’ın soyundan geldiğini ifade etmektedir.
Kendisini, “Ben Babek Mirza Kaçar, resmi adım Babek Peter Padar, Ramazan Mirza’nın oğluyum. O, Abbas Mirza’nın oğlu, o da Caferkulu Mirza’nın oğlu, o da Feth Ali Şah Kaçar’ın dördüncü oğlu Mohammad Vali Mirza’nın oğludur.
Dolayısıyla Feth Ali Şah’ın beşinci kuşaktan torunuyum.” sözleriyle tanıtan Babek Mirza, hanedanın soyağacını bu şekilde açıklamaktadır.
Ancak, Cenevre merkezli Kaçar Derneği (Qajar Association) tarafından yayımlanan resmi bir bildiride, Babek Mirza’nın Kaçar Hanedanı ile herhangi bir akrabalık veya bağlantısının bulunmadığı ifade edilmiştir. Dernek, kamuoyunu bu tür iddialara karşı dikkatli olmaya çağırmıştır.
Babek Mirza Kaçar, Almanya’da yatırımcı ve iş insanı olarak yaşamını sürdürmekte; gayrimenkul, mücevherat ve holding yatırımlarıyla tanınmaktadır.
Türkiye ile de güçlü bağları bulunan Babek Mirza, özellikle eşi dolayısıyla Türkiye’yi sık sık ziyaret etmektedir.
Eşi Leyla (Tunç) Mirza, 6 Ekim 1972 tarihinde Tekirdağ’da Türk vatandaşı olarak dünyaya gelmiştir.
1989 yılında Berlin’de tanışan çift, aynı yıl 8 Aralık’ta evlenmiş, düğünlerini 12 Ocak 1990’da Berlin'deki Bristol Hotel Kempinski’nin “Schloss-Saal” salonunda gerçekleştirmiştir.
Babek Mirza, sık sık Türkiye’yi ziyaret etmekte, “Türkiye benim ikinci vatanım.” sözleriyle Türkiye’ye olan bağlılığını ifade etmekte ve eşinin Türk oluşuna özellikle vurgu yapmaktadır.
Kaçar Hanedanı ve Veraset Krizi
Kaçarlar, 1795 yılında Ağa Muhammed Han Kaçar’ın kurduğu hâkimiyetle birlikte İran’da iktidara gelen Türk kökenli bir hanedandır. Safevîler'in ardından İran'da merkezi otoriteyi yeniden tesis eden Kaçarlar, yaklaşık 130 yıl boyunca ülkenin siyasi kaderini belirlemiş, modern İran tarihinin şekillenmesinde kilit rol oynamışlardır.
Hanedanın kurucusu Ağa Muhammed Han, bekâr ve çocuksuz olması nedeniyle ölümünden sonra veraset meselesi önemli bir sorun haline gelmiştir. Onun vasiyeti doğrultusunda, yazılı olmayan ancak geleneksel bir düzene dayalı bir veraset sistemi benimsenmiş, bu sistem her ne kadar istikrar amaçlasa da Kaçar hanedanı içerisinde uzun vadede ciddi taht kavgalarına yol açmıştır.
Bu kriz, özellikle Feth Ali Şah’ın tahta çıkmasıyla belirginleşmiş; onun çok sayıda erkek evlada sahip olması ve tüm bu şehzadelere önemli görevler vermesi, taht üzerinde hak iddialarını beraberinde getirmiştir.
Feth Ali Şah’ın halefi olarak belirlenen Veliaht Şehzade Abbas Mirza'nın 1833 yılında vefat etmesi, varislik sisteminde büyük bir kırılmaya neden olmuştur.
Abbas Mirza’nın ölümünün ardından Kaçar şehzadeleri arasında taht mücadelesi başlamış; bu mücadele, Feth Ali Şah’ın 1834’teki ölümüyle açık bir iç çatışmaya dönüşmüştür.
Yaşanan iktidar mücadelesinde galip gelen taraf, Abbas Mirza’nın oğlu Muhammed Şah Kaçar olurken; mağlup olan şehzadeler ve bazı hanedan mensupları İran’ı terk ederek Osmanlı topraklarına sığınmıştır.
Bu sığınmacılar arasında Kaçar hanedanının önemli mensupları bulunmakta olup, bir kısmı Osmanlı Devleti’nin çeşitli şehirlerine yerleşmiş ve hayatlarını burada sürdürmüştür.
Bu durum, Kaçarların hanedan olarak sadece İran’da değil, Osmanlı topraklarında da tarihsel bir iz bırakmalarına neden olmuştur.
Kaçarların Osmanlı’ya sığınan üyeleri, İstanbul, Bursa, Edirne ve özellikle Anadolu'nun batı bölgelerinde ikamet etmiş; bazıları ise burada evlenip yeni nesiller yetiştirmiştir.
Böylece Kaçar soyundan gelen bazı ailelerin bugünkü Türkiye’de yaşadığı bilinmektedir.
Babek Peter Padar’ın babası Ramazan Padar
Babek Peter Padar’ın babası Ramazan Padar, 1 Mayıs 1922 tarihinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de dünyaya gelmiştir.
Ailesi, İran vatandaşı ve aristokrat kökenli olup, dönemin ihtiyaçları doğrultusunda yerel petrol endüstrisinin inşasına katkı sağlamak üzere İran’dan Bakü’ye göç etmiştir.
Bakü, 1918’de Rus İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin başkentiydi.
Bu cumhuriyet uluslararası hukuk açısından bağımsız bir devlet olarak tanınmış, ancak 1920 yılında Sovyetler Birliği tarafından hukuka aykırı biçimde işgal ve ilhak edilmiştir.
Ramazan Padar’ın ailesi, İran vatandaşı ve aristokrat kökenli oldukları gerekçesiyle Sovyet yönetimi tarafından hedef alınmış, 1938 yılında NKVD tarafından düzenlenen gizli bir operasyonla tutuklanarak İran’a sürgün edilmiştir.
İran’a vardıklarında aileye, kendi istekleri dışında “Padar” soyadı verilmiştir. Padar, Azerbaycan’da bir yerleşim bölgesinin adıdır. Aile bu soyadını reddetmek istese de, tutuklanmakla tehdit edilmişlerdir.
Ramazan Padar, İran’a döndükten sonra yalnızca ülkesinin bağımsızlığı için değil, aynı zamanda Pehlevi hanedanının baskıcı rejimine karşı da mücadele etmiştir.
1950’li yıllarda, İran halkının seçtiği Başbakan Muhammed Musaddık’ın önderliğinde yürütülen milliyetçi harekete destek vermiştir.
Musaddık —ki o da Kaçar Hanedanı’na mensuptur— İran’ın doğal kaynaklarını korumak amacıyla İngiltere’nin denetimindeki petrol sektörünü kamulaştırmış ve bu adımı, ülkeyi uluslararası bir krizin içine sürüklemiştir.
1953 yılında CIA destekli Ajax Operasyonu sonucunda Musaddık hükümeti devrilmiş, yerine Batı destekli Pehlevi rejimi yeniden iktidara getirilmiştir. Bu darbenin ardından Ramazan Padar ve ailesi ikinci kez tüm mal varlıklarını kaybetmiş ve ağır baskılara maruz kalmıştır.
Yaşadığı zulüm ve siyasi baskılar nedeniyle Ramazan Padar, 1956 yılında İran’ı terk etmek zorunda kalmış ve yalnızca 100 Amerikan Doları ile Berlin’e, ağabeyinin yanına sürgüne gitmiştir.
Babek Kacar (d. 11 Haziran 1970, Batı Berlin)
Almanya vatandaşı olan Babek Kacar, İran İmparatoru Feth Ali Şah Kaçar’ın soyundan gelmektedir. Babası Ramazan Padar, 1922 yılında Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkenti Bakü'de doğmuş, annesi Mahindokht Padar ise 1947’de İran’ın Erdebil şehrinde dünyaya gelmiştir.
Babası Ramazan Padar, 1956 yılında İran’daki siyasi baskılar ve anlaşmazlıklar nedeniyle ülkedeki tüm mal varlığına devlet tarafından el konulmasının ardından İran’ı terk etmek zorunda kalmıştır.
Almanya’ya giderken yalnızca 100 Amerikan Doları almasına izin verilmiş, bu süreçte ailesiyle birlikte sürgün hayatı yaşamaya başlamıştır. 9 Eylül 1980 tarihinde İran hükümeti, Padar ailesinin vatandaşlık haklarını resmen iptal etmiştir.
Babek Kacar, Soğuk Savaş yıllarında Batı Berlin’de İran vatandaşı olarak yaşamış, 17 Kasım 1980’de Almanya vatandaşlığına geçmiştir.
Başka bir ülkenin vatandaşlığı bulunmamaktadır.
Ana dili Almanca olan Kacar, ayrıca İngilizce, Türkçe ve Farsça bilmektedir. İslam inancına mensuptur.
Babasının Berlin’de iş dünyasında başarılı bir girişimci olarak kendini kabul ettirmesi, Babek Kacar’ın da ticarete erken yaşta ilgi duymasını sağlamıştır.
Henüz 12 yaşındayken babası için ilk kira sözleşmesini hazırlayarak iş hayatına ilk adımını atmıştır.
1989 yılında, sadece 18 yaşındayken Berlin’in en genç kuyumcusu olmayı başarmıştır.
Okul hayatına devam ederken açtığı kuyumcu dükkanını 1991 yılına kadar tek başına işletmiştir.
Bu girişimden önce kısa süreli bir ortaklık deneyimi de yaşamıştır.
1994 ile 2004 yılları arasında babasının mal varlıklarının yönetimini üstlenen Kacar, 2004’ten itibaren bağımsız olarak gayrimenkul ve holding yatırımlarına yönelmiştir.
Bu alanda yürüttüğü faaliyetlerle uluslararası düzeyde tanınan başarılı bir yatırımcı olarak kariyerini sürdürmektedir.
Babek Kacar, Leyla Padar (evlenmeden önceki soyadı Tunç) ile evlidir. Eşiyle Mart 1989’da Batı Berlin’de, Babek Kacar’ın sahibi olduğu kuyumcu dükkânında tanışmıştır.
Leyla Tunç’un mağazaya müşteri olarak geldiği gün, Babek Kacar onu vitrin arkasında görür görmez onunla evlenmeye karar verdiğini ifade etmiştir.
Tanışmalarından kısa bir süre sonra, 8 Aralık 1989 tarihinde Batı Berlin’de nikâhları kıyılmış, düğünleri ise 12 Ocak 1990’da Bristol Hotel Kempinski’nin “Schloss-Saal” adlı balo salonunda gerçekleştirilmiştir.
Leyla Padar, 6 Ekim 1972’de Batı Berlin’de Türk vatandaşı olarak dünyaya gelmiştir.
Babası Veli Tunç, annesi ise Ayşe Tunç’tur (evlenmeden önceki soyadı Akdoğan, 23 Mart 1944, Misinli, Türkiye).
Annesi Ayşe Tunç, 10 Haziran 1941’de Bulgaristan’ın Varna şehrinde doğmuş ve 1 Eylül 2004’te Türkiye’nin Çorlu ilçesinde hayatını kaybetmiştir.
Leyla Padar, ailesinin üçüncü çocuğudur.
9 Haziran 1994 tarihinde Almanya vatandaşlığına geçmiştir.
Babek ve Leyla Padar çiftinin Berlin’de doğan iki çocuğu vardır.
Oğulları Serdar-Abbas Kevin, 18 Ekim 1991 tarihinde; kızları Isabelle Fatima-Soraya ise 24 Kasım 1998 tarihinde dünyaya gelmiştir.
Her iki çocuk da yükseköğrenimlerini Berlin’de sürdürmekte olup, Serdar-Abbas Kevin Hukuk, Isabelle Fatima-Soraya ise İşletme eğitimi almaktadır.
Kimse hayal kurmasın gerçekler can acıtır!
Babek Mirza Kaçar’ın kendisini Kaçar Hanedanı’nın bugünkü temsilcisi olarak sahneye sürmesi, siyasi olmaktan çok sembolik bir çıkış olarak okunmalı.
Almanya’da yaşayan bir iş insanının, hanedan kökenini öne çıkararak İran gibi karmaşık bir coğrafyada söz sahibi olmaya çalışması, belki de “geçmişe tutunarak geleceğe yön verme” çabasından ibaret.
Ancak ne tarihsel gerçeklik ne de bugünün İran toplumu bu tür bir restorasyon hikâyesine ikna olmuş durumda.
Zira İran halkı artık bir hanedanın gölgesine sığınmaktan çok, özgürlük ve refah talebiyle önüne bakmak istiyor.
Ne Kaçarlar ne de Pehleviler, bugünün gençleri için bir umut vaat ediyor.
Geçmişin hanedanları, bugünün sokaklarında karşılık bulamıyor.
Yani halk, saltanatın değil; sivil siyasetin, halk iradesinin, katılımcı yönetimin peşinde.
Kaldı ki Babek Mirza’nın soy iddiaları da muğlak ve tartışmalı.
Cenevre merkezli Kaçar Derneği’nin “Bu kişi hanedan mensubu değildir” açıklaması, onun meşruiyetini daha baştan gölgeliyor.
Türkiye bağlantısı ve eşinin Türk olması ise bu çıkışı bölgesel sempatiyle destekleme arayışı olarak yorumlanabilir ama bu, İran’ın çok katmanlı gerçekleri karşısında yeterli değil.
Sözün bittiği yerdeyiz.
İran’da kartlar yeniden karılıyor, ancak bu oyunda Kaçarların da Pehlevilerin de eli zayıf. Değişim istikametini sarayların değil, sokakların belirleyeceği artık çok daha açık. Babek Mirza Kaçar da bu tabloda, tarihe gönderme yapan bir dipnot olarak kalmaya mahkûm görünüyor.
Ömür Çelikdönmez/ENP
Gerekçeli Kaynakça
https://en.saednews.com/c/1/5679
https://www.officialbabek.com/index.html#/
https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/is-adami-babek-mirza-istanbulda-/676686
https://tvturk.net/dunya/iranin-son-sahi-muhammed-riza-pehlevinin-t/2025/
https://turkish.aawsat.com/home/article/4120941/iran’da-şah-adayları-patlaması-yaşanıyor
https://arsiv.turkiyegazetesi.com.tr/yasam/son-sehzade-babek-mirza-istanbulda-415003
https://www.timeturk.com/yasam/iran-dan-istanbul-a-sehzade-geldi/haber-356770
https://www.salom.com.tr/haber/127265/iran-sahi-riza-pehlevinin-oglu-israili-ziyaret-etti
https://www.reddit.com/r/azerbaijan/comments/tzzy4p/a_message_from_babek_mirza_qajar/
https://teref.az/arasdirma/38279-shahzade-babek-mirze-qacar-xanedaninin-son-varisi-kimdir.html
https://x.com/officialbabek/status/1614336459716034563?t=9e4hVXCjuq4WOeBEm1fSgg&s=19
https://qaziler.az/news/country/36863-qacar-xanedaninin-son-varisi-sahzade-babek-mirze-azerbaycana-gelib
https://m.haberturk.com/gundem/haber/1318299-kacar-hanedanliginin-son-sehzadesi-babek-mirza-istanbulda
http://davam.az/print:page,1,30451-qacar-xandannn-sonuncu-ahzadsindn-bakda-ok-byanatazrbaycan-trkiy-v-rann-bir-dvltd-birlmsini-istyirm-vdeo.html
https://iupress.istanbul.edu.tr/tr/journal/iuturkiyat/article/acem-multeciler-kacar-hanedaninda-taht-mucadelesi-ve-osmanli-devletine-iltica-eden-iran-sehzadeleri
Yorumlar
Kalan Karakter: